Edinburgh'da olduğumuza göre, Arthur Conan Doyle'un büyük bir hayranı olduğumu ifade edeyim. | TED | وبما أننا في إدنبرة, فأريد أن أقول بأنني من أشد المعجبين بكونان دويل. |
Eğer ben suçluysam, eğer yargılamamda hatalıysam, samimi olarak en büyük tövbekar olurum. | Open Subtitles | فإن كنتُ مذنبًا، وإن كان حكمي خاطئـًا، فإنني نادم عليه بصدق أشد الندم |
Bastonun başı kemik ağırlığına eşdeğer veya daha büyük bir şeyden yapılmış. | Open Subtitles | رأس العكاز كان مصنوعاً من شئ مشابه أو أشد كثافةً من العظم |
Kocasının hala yaşadığı daha sonra belirlenirse asılarak idam edilmek gibi çok daha büyük bir cezaya çarptırılabilir. | Open Subtitles | لو حُسم لاحقا ، أن زوجها لا زال حيا ، ربما تواجه عقوبة أشد وطئا |
Bu çekik gözlüler eğitim çavuşları kadar sert. | Open Subtitles | جنود العدو هؤلاء هم أَقْسَّى من أشد ضابط صَف مُعَلِّم آسيوي |
Ben bağlılılık araçlarının çok sıkı bir takipçisiyim. | TED | وأنا من أشد المعجبين بأجهزة و آليات الإلتزام |
Bunlar ulusumuzun toplumsal gücünün dayanıklılığının en ağır şekilde sınandığı zamanlar. | Open Subtitles | إنها لحظة مرونة أمتنا لحظة قوتنا الجماعية لحظة تعرضنا لإختبار أشد |
Hakkınızı vermeliyim çocuklar. Sizler bir numaralı hayranlarımsınız. | Open Subtitles | يجب أن أعترف لكما يا رفاق أنتما أشد المعجبين بي |
Böyle bir durumdayken, en kötü düşmanımı bile yüzüstü bırakmam. | Open Subtitles | انا لم أكن لأترك أشد .اعدائي في هذه الحالة هكذا |
Geri dönüşümün büyük bir destekçisiyim, Gibbs, ama Taliban'ın yapış şeklinden nefret ediyorum. | Open Subtitles | أنا من أشد مؤيدى اعاده التدوير جيبز ولكنى أكره كيف تقوم به طالبان |
Ama daha da kötüsü, ikinci en büyük aptal benim. | Open Subtitles | ولكن أشد ما يُدمي قلبي هو إنّني ثاني أكبـــــــر حـمقاء. |
Bu insanların nasıl bu kadar iyi hayatları oldu, büyük depresyondan geçmeyi becermelerine rağmen? | TED | كيف لهؤلاء الناس الذين يعيشون حياة أفضل حتى مع اكتئاب أشد أن يتخطوا الأمر؟ |
Ben şahsen otoyolların yakınında hamile kalmanın büyük bir hayranıyım. | TED | أنا من أشد المعجبين أن تكون حاملا وتسكن بالقرب من الطرق السريعة |
Hatamı hatirlamadigim bir gün bile geçmiyor, ve büyük pişmanlık duyuyorum. | TED | لا يكاد يمر يوم إلا و يتم تذكيري بخطأي و أنا نادمة أشد الندم على ذلك الخطأ. |
Bu periyotta kolera en büyük öldürücü hastalıktı. | TED | وكانت الكوليرا في حقيقة الأمر أشد الأمراض فتكاً في ذلك الوقت. |
Şimdiden sonra çok daha sert olacağım. | Open Subtitles | سأضع هذا فى حسبانى فيما بعد و سأكون أشد فى التعامل معهم |
Düğmesine basarsam seninkinden çok daha ölümcül bir silâh içinden çıkacaktır. | Open Subtitles | إذا َضْغطُت هذا الزرِّ سَيَنتشر سلاح أشد فتكاً مِنْ سلاحك |
O sert oynadıkça diğer oyuncular ona daha da sert karşılık verdiler. | Open Subtitles | هو قام بالأذى لذا قام اللاعبين الأخرين بإيذائه بشكل أشد |
Unutma, sen sıkı çalışıyor olabilirsin, ama belkide o iki katını çalışıyor. | Open Subtitles | تذكر، إذا أنت تتمرن بشدة هو قَد يتمرن مرتين أشد |
Uyuya kaldım, tüm gece uyudum ve uyandığımda en ağır semptomlarım hafiflemişti. | TED | غططت فى النوم، لقد نمت طوال الليل وعندما استيقظت، أشد الأعراض كانت قد خفت بشكل كبير. |
Bir numaralı hayranınız olduğumu söylemek istedim. | Open Subtitles | أريد أن أخبرك فحسب بأني أشد معجبيك |
Modern pazarlar, günümüzdeki durgunlukları yönetmeyi daha çok zorlaştırarak daha karmaşık hale getiriyor. | TED | الأسواق المعاصرة أشد تعقيدًا، مما يجعل الكساد المعاصر أيضًا عصيًا على التتبع. |
Sizi en çok etkileyen, üç sayfalık tarihi ya da dini bir figürü içeren bir makale yazmanızı istiyorum. | Open Subtitles | أُريدكم ان تكتبوا لى مقالاً من ثلاث صفحات عن الشخصية التاريخية أو الدينية التى أنتم من أشد المعجبين بها. |