"أصابها" - ترجمة من عربي إلى تركي

• çarptığını
• vurduğunu
• olmuş
• vurdu
• vurmuş
• başına
• ateş
• oldu ona
• krizi geçirmeye

"Gizli bowling oyuncusu: Lobutlar kendilerine neyin çarptığını bilemeyecekler."
"الكرة الخفية، لن تعرف الأهداف ماذا أصابها"

Şu yüzlere bak, kendilerine neyin çarptığını bile anlamamışlar.
اتنظر لهذه الوجوه لا تعرف ما أصابها

Geri bile gelse, konuşamayabilir, ya da onu kimin vurduğunu hatırlayamayabilir.
...حتى إذا إستفاقت ...ربما قد لا تتذكر كيف تتكلم ناهيك عن الذي أصابها

"Ancak bu insanların kalpleri katılaşmış... gözleri kapanmış... ve kulaklakları duyamaz olmuş... giderek gözleriyle daha az görüyor... ve kulaklarıyla daha az duyuyor ve kalpleriyle daha az anlıyorlar."
إلا أن قلوب هؤلاء البشر أشد قساوة وأصابهم عمى البصيرة وآذانهم أصابها الصمم

Önce kadını vurdu ardından bana ateş etti.
أصابها من الطلقة الأولي وأصابني من الطلقة الثانية

Fail arabanın dışındaymış Markum ona kapıyla vurmuş, fail bir el ateş etmiş onu omzundan, belki de bisepsten vurmuş.
كانالجانيواقفاًخارجالسيارة... حاولت الفتاة ضربه بالباب فأطلق عليها النار أصابها في كتفها وربما ذراعها

başına bir şey gelmiş olabileceğini düşünmediniz mi hiç?
ألم يخطر ببالكما أنّ مكروهاً قد أصابها ؟

Melanie saat 3'te boğmaca krizi geçirmeye karar verdi ve uyuyamadım.
(ميلاني)، أصابها ألتهاب حلقي في الثالثة صباحاً و أنا لم أنم

Bu adam ona ne çarptığını anlamayacak.
هذا الرجل لن يعرف أي إصابة أصابها.

Bana güven, kendisine neyin çarptığını bile anlamayacak.
يجب أن تثق بي لن تعرف ماذا أصابها

Ninem neye çarptığını bilmiyordu.
جدتي لم تعلم أبداً ما الذي أصابها

Kendine gelse bile, bırakın onu kimin vurduğunu konuşmayı bile hatırlamayabilir.
...حتى إذا إستفاقت ...ربما قد لا تتذكر كيف تتكلم ناهيك عن الذي أصابها

Ama sonra onu vurduğunu görüyor.
ثم يرى أنه أصابها

Çalıştığın her yerde aynı şey olmuş o hastanelerin hepsi mikrop kapmış senden bulaşan bir mikrop.
كل مكان عملتي به نفس السنياريو هذه المستشفيات أصيبت بالعدوى ما أصابها كان منكِ

- Gördüğünden şüpheleniyorum ya da onu şoka sokan, kafasını karıştıran, onu bir şekilde rahatsız eden bir şey olmuş.
أتظن أنها شاهدت ما حدث؟ - أظن ذلك - أو أنها رأت شيئاً، أصابها بالصدمة ...وجعلها مشوشة

Kadın bir heybe taşıyordu, boğazından vurdu onu.
امرأه كانت تحمل لفافه أصابها في عنقها

Sana ateş ederken onu da vurdu.
عندما أطلق النار عليكِ لقد أصابها أيضاً

Boğazından, kalbinden ve vajinasından vurmuş.
... أصابها في الحلق ... والقلب والمهبل

Logan ona ateş ettiğini söyledi. Onu vurmuş gibi görünüyor.
‫قال (لوغان) إنه أطلق النار عليها ‫يبدو أنه أصابها

Onun başına bir şey gelirse derhal benim adıma harekete geçmeni istiyorum.
وإن أصابها مكروه، أريدك أن تتصرّف على الفور نيابة عنـّي.

Sonra da başkasıyla yatmadıysa başına bir şey gelmiş olabileceği aklıma geldi.
ومن ثم فكرت ماذا لو لم تكن تفعل ذلك؟ ماذا لو أصابها مكروه ما؟

Ya da yüksek bir açıyla ateş etmiş.
أو أصابها من زاوية عالية مثل شاحنة أو مركبة جيب