Her şeyi düzeltmek için çok çalıştım; sadece işleri yoluna koymak için. | Open Subtitles | لقد حاولت أن أصلح كل شيء أصحح الأمور و كل مرة أخربها |
Şu anda bir şey söylemek için çok erken... fakat yaptığınız bir hatayı düzeltmek istiyorum. | Open Subtitles | انه لمن المبكر جدا بالنسبة لنا أن ندلى بأى بيان لكنى أريد أن أصحح لك نقطه أنت أثرتيها |
Kodu düzeltiyorum! Duyuyor musun beni? Seni iyileştiriyorum. | Open Subtitles | أنا أُصحح الشفرة, أتسمعوني, أنا أصحح الشفرة |
Belli ki, babasının kızısın. O yüzden anne diyeceğim. Hayır, izin ver düzelteyim... | Open Subtitles | من الواضح أنكِ مدللّة أبيكِ، لذا أظنها والدتكِ كلاّ، دعيني أصحح ما قلته... |
O makineyi yaparken katkım oldu. telafi etmem gerekiyor. | Open Subtitles | لقد ساعدت في بناء تلك الآلة، يجب أن أصحح الأمور |
Telefon tutanaklarını çıkar. düzeltmem gereken yerler var. | Open Subtitles | تمسك في هذه اللحظات يجب أن أصحح هذه السجلات |
Makalelerinizi düzeltmek her defasında bir saatimi alıyor... | Open Subtitles | يستغرق مني ساعة كاملة في كل مرة أصحح فيها مقالاتك |
Lütfen aramızı düzeltmek için ne yapmam gerektiğini söyle. | Open Subtitles | أرجوكِ أخبريني ما يجب عليّ فعله لكي أصحح الامور |
düzeltmek istiyorum. Garip kokuyorsun. Ben-- | Open Subtitles | أريدُ أن أصحح هذا رائحتكِ غريبة وضعت هذه عندما أتينا بالسيارة |
Başka bir yolu olmalı. Bunu düzeltmek zorundayım. | Open Subtitles | لا بد أن ثمّة سبيل آخر عليّ أن أصحح ذلك الوضع |
Dediğini düzeltmek istemem ama teknik olarak tüm firavunlar gömülmedi. | Open Subtitles | حسنًا ، لا أعني أن أصحح عليك، لكن تقنيًا ، لم يتم دفن كل الفراعنه القدماء. |
Ben sadece sistemdeki kusuru düzeltiyorum, Tom. | Open Subtitles | أنا أصحح خطأ في النظام " فحسب , يا " توم |
Seni cezalandırmıyorum. Yapılan bir yanlışı düzeltiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعاقبك أنا أصحح الخطأ الذي أرتكب |
Belli ki, babasının kızısın. O yüzden anne diyeceğim. Hayır, izin ver düzelteyim... | Open Subtitles | من الواضح أنكِ مدللّة أبيكِ، لذا أظنها والدتكِ كلاّ، دعيني أصحح ما قلته... |
Bayım siz Liquid Su şirketinin adını lekelediniz buraya anlaşma için geldiğinizi sanıyorsanız bunu sizin için düzelteyim. | Open Subtitles | لقد لطخت سمعة لكويد ووتر إذا كنت تعتقد بأننا هنا من أجل مؤتمر التسوية حسناً دعني أصحح لك هذا حالياً |
Farz edelim ki kendimi kötü hissediyorum ve yaptıklarımı telafi etmek istiyorum. | Open Subtitles | و دعني فقط أقول , من الناحية الافتراضية أنا أشعر بالضيق أنا أشعر بالضيق و أريد أن أصحح الأمر بالنسبة لك |
Lima... her şeyi tekrar düzeltmem gereken yer. | Open Subtitles | وليما هي المكان الذي يجب أن أصحح الأمور مرة أخرى |
Tüm bu olaylar beni Mary Jane'le işleri yoluna koyacağım yer olan Brooklyn köprüsüne getirdi. | Open Subtitles | الذي يجلبني إلى جسر بروكلن حيث كنت يجب أن أصحح الأشياء مع ماري جين |
Varır varmaz bu işi düzelteceğim. | Open Subtitles | وسوف أصحح هذا الاجحاف بمجرد وصولي لمقر الاجتماع. |
Katılıyorum, sadece orada, konu sen ve ben olmaktan çıkıyor. Bunu nasıl düzelteceğimi biliyorum. | Open Subtitles | أنا أتفق لكن في الخارج ليس فقط أنا و أنت أعرف كيف أصحح الأمور |
Yanlışları, güç ve saldırganlıkla düzeltmeye çalışmıştım. | TED | كنت أحاول أن أصحح الأخطاء عن طريق القوة والهجوم. |
Ama bir kişiye bile yardım edebilirsem... onu kurtarabilirsem... kötü bir durumu düzeltirsem... o zaman mutlu oluyorum. | Open Subtitles | لكن عندما يمكنني مساعدة أحد أو أنقذ أحداً أو أصلح خطأ أو أصحح موقف |
Bütün gecedir seni gizli gizli düzeltiyordum. | Open Subtitles | كنت أصحح لك أخطـاءك على نحو صـامت طوال الليلة |
Yanıldığımı kabul ediyorum. | Open Subtitles | أصحح كلامي. |