Sabah onu göremediklerinde arkadaşları bir şeylerin ters gittiğini anlayacaklardır. | Open Subtitles | وهكذا عندما لا يذهب غدا أصدقاؤه سيعرفون أن هناك مشكلة |
arkadaşları gülmeye başladı bile, çoktan katıla katıla gülüyorlar. | TED | و أصدقاؤه يضحكون سلفا. هم يضحكون مسبقا و بشدة. |
Teksas'tan korucu arkadaşları bunu görünce, ölmüş olmayı dileyecek. | Open Subtitles | عندما يرى أصدقاؤه من شرطة تكساس هذه الصورة سيندم لعدم موته |
Tabloyu arkadaşlarının erişebildiği bir odada bir saatliğine bile tutmak onu çıldırtıyordu. | Open Subtitles | لقد كان جنون منه أن يترك هذا الشيئ و لو لساعة واحدة في غرفة ينفذ إليها أصدقاؤه |
Dünyada düşmanının olmamasının sebebi işte bu sadece dostları ondan nefret ediyor. | Open Subtitles | لهذا ، ليس له عدو فى الدنيا إن أصدقاؤه فقط يكرهونه |
arkadaşları onu kuzeyde özel bir kliniğe götürdüler. | Open Subtitles | قام أصدقاؤه بنقله إلى مستشفى خاص شمال البلاد |
Yoksa arkadaşları niçin bu komployu saklasınlar ki? | Open Subtitles | لماذا تآمر أصدقاؤه الأربعة على إخفاء الحقيقة؟ |
Karan Singhania ve arkadaşları halen stüdyomuzda. Arzu eden dinleyicilerimiz bize 3291777'den ulaşabilir. | Open Subtitles | كاران سينجانيا و أصدقاؤه مازالوا معنا تستطيعون الاتصال على رقم 3217999 |
Ama arkadaşları gelmeye devam etti. Ben de işler yürüsün diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | لكن أصدقاؤه يظهرون كثيراً وفكرت بنفسي طالما أن العمل قد إنتهى |
Eğer Avatar'ın arkadaşları seni bulmasaydı, donarak ölmüştün. | Open Subtitles | لولا أن أصدقاؤه وجدوك لكنت تجمدت حتى الموت |
Oğlumdan bu siteyle ilgili bir mail alıyorum. Bütün arkadaşları bu sitelere takılıyor. | Open Subtitles | يكون ابني قد فتح تلك صفحة كل أصدقاؤه أيضاً |
Bütün arkadaşları mahkemede, bıçağı onun yanında gördüklerini söylediler.. | Open Subtitles | أصدقاؤه شاهدوه يحملها هذا ما قالوه في المحكمة |
arkadaşları sıkılmayım diye bana eşlik etmeye gelmişlerdi. | Open Subtitles | ولذلك أتى أصدقاؤه ليكونوا بصحبتي، حتى لا أشعـر بالملل. |
arkadaşları sıkılmayım diye bana eşlik etmeye gelmişlerdi. | Open Subtitles | ولذلك أتى أصدقاؤه ليكونوا بصحبتي، حتى لا أشعـر بالملل. |
Donanmadan arkadaşları, bar kapanırken kız arkadaşıyla çıktığını görmüşler. | Open Subtitles | أصدقاؤه قالو أنّه تعرّف بفتاة وخرجا قبل الإغلاق |
Muhasebeden mal arkadaşları var ve sarhoş olup W-2'lerden bahsediyorlar. | Open Subtitles | حتى الآن لن يحضر إلا أصدقاؤه المملين من المحاسبة، ويثملون ويتحدثون عن تقارير الأجور |
Ya da belki arkadaşları yaşadıkları bir ilişki hakkında ona yalan söylemişlerdir. | Open Subtitles | أو ربّما أصدقاؤه كذبوا عليه حول رابط عاطفي. |
arkadaşlarının nerede olduğunu eminim Karan bize söyleyebilir. | Open Subtitles | أنا متأكدة أن كاران يستطيع أن يخبرنا أين هم أصدقاؤه |
Böylece onu rezil edip arkadaşlarının ve müttefiklerinin size karşı cephe almasını önleyebiliriz. | Open Subtitles | ولكن أصدقاؤه وحلفاؤه سيجدون السبب أو المناسبة للقيام ضدك |
- dostları onu sevmezdi. - O da dostlarını sevmezdi. | Open Subtitles | أصدقاؤه لم يكونوا يحبونه - هو لم يحب أصدقائه - |
Düzelir. Yeter ki dostlarının kim olduğunu unutmasın. | Open Subtitles | سيكون على ما يرام طالما يتذكر من هم أصدقاؤه |
Baba lakabı dostlarınca kullanılırdı. | Open Subtitles | الأب الروحى لقب استعمله أصدقاؤه بدافع المودة و الاحترام |
Biz dostlarıyız. | Open Subtitles | فـنحن أصدقاؤه |
arkadaşlarını korumak için bütün bunlardan vazgeçti. | Open Subtitles | لقد تخلى عن كل تلك الأشياء ليحمى أصدقاؤه |