Sence diğer anneler, çocuklarını beni yetiştirdiğin gibi mi yetiştirmiştir? | Open Subtitles | وهل تظنين أن الأمهات الأخريات تربين أطفالهن مثلما تفعلين أنت؟ |
Silah yüzünden çocuklarını kaybeden anneler yerine silahla çocuklarını koruyan anneler. | Open Subtitles | من أمهات فقدن أطفالهن بسبب الأسلحة إلى أمهات تحمي أطفالهن بالأسلحة |
Ama çocuklarını beslemek ve kiralarını ödemek için uğraşırlardı. | TED | فكل تلك النسوة كنّ يقاسين لإطعام أطفالهن ولدفع إيجار مساكنهم |
Bu ise annelerin bebeklerini ziyaret etmeye geldiği bir neonatal yoğun bakım ünitesi. | TED | إذاً هنا وحدة عناية مكثفة للمواليد حيث تأتي الأمهات لزيارة أطفالهن. |
Hamile kadınların bebekleri ateşlere atıldı. | Open Subtitles | فتحت بطون الحوامل ورمي أطفالهن في النارِ |
Rahibe manastırı babasız çocukları büyütmek için daha güzel bir yer. | Open Subtitles | لا يا أبي، الأديرة أيضاً حيث تذهب الأمهات العازبات لولادة أطفالهن |
Bunlar sona erdiğinde, nasıl biterse bitsin çocuklarının gözünün içine bakıp hiçbir şey yapmadığını söyleyen annelerden olmayacağım. | Open Subtitles | عندما ينتهي هذا الأمر سوف لن أكون مثل الأمهات اللواتي ينظرن إلى أعين أطفالهن |
Ve anneler vardı, kucaklarında son anlarını yaşayan çocuklarını tutan anneler vardı. | TED | وكان هناك أمهات يحملن أطفالهن .. ممن تم إيجادهم وهم في آخر سكرات الموت. |
bu da sırtlarında çocuklarını taşıyan annelerin yardım alabilmesi için daha az beklemeleri demekti. | TED | وهذا يعني أن المرضى وبالتحديد الأمهات اللاتي يحملن أطفالهن على ظهورهن أصبحن يقضين وقتا أقل في انتظار المساعدة. |
Anneler bunu yapmaz. Anneler çocuklarını incitmez. | Open Subtitles | الأمهات لا يفعلن ذلك الأمهات لا يؤذين أطفالهن |
Çalışma izni olan kadınların çoğu, yatılı hizmetçi yani çocuklarını sadece Pazarları, onda da bir kaç saatliğine görebiliyorlar. | Open Subtitles | معظم النساء اللواتي لديهن رخص عمل يعملاً كخادمات منزليات لذا لا يمكنهن رؤية أطفالهن سوى لبضع ساعات في أيام الأحد |
Annelerin çocuklarını sokağa salmaları için güvenliği sağlamalıyım. | Open Subtitles | سأبلّغ الأمهات بأن أطفالهن سيكونون بأمان في الشارع. |
Bence çocuklarını terk eden anneleri hapse tıkmalılar. | Open Subtitles | أعتقد أن الأمهات اللاتي يتخلصن من أطفالهن يجب أن يدخلن السجن |
Kadınlar da doğmamış çocuklarını ve kendi akıllarını kaybetti. | Open Subtitles | والنِساء فَقدنَ أطفالهن ببطونهن وفقدن عقولهن |
O aptal egzersiz dersindeki kadınlar, çocuklarını büyüterek ve tam zamanlı bir işte çalışarak, oraya katılıyorlar. | Open Subtitles | حسناً، إن صف التمرين الصغير الغبي مليء بنساء يبذلن جهدهن ثلاث مرات في الإسبوع وكذلك تربية أطفالهن وشغل بوظيفة |
Kadınlarsa, babalarını, çocuklarını, erkeklerini namuslarını, her şeyini kaybeder. | Open Subtitles | لكن النساء تخسر أزواجهن,أطفالهن.. أبائهن,شرفهن.. كل شىء |
Kadınlarsa, babalarını, çocuklarını, erkeklerini namuslarını, her şeyini kaybeder. | Open Subtitles | لكن النساء تخسر أزواجهن,أطفالهن.. أبائهن,شرفهن.. كل شىء |
Hepimiz, annelerin bebeklerini çeşitli şekillerde büyütmelerini çeşitli şekillerde desteklemek konusunda daha iyi bir iş çıkarabiliriz. | TED | نستطيع جميعًا أن نقدِّم ما هو أفضل من ناحية دعم مختلف الأمهات اللواتي يربين أطفالهن بطرق مختلفة. |
En son seferde, anneleri öldürüp bebeklerini yemişlerdi bayım. | Open Subtitles | آخر مرة تمردوا قتلوا الأمهات وأكلو أطفالهن |
Doğaüstü güçleri olup arabaları kaldırarak bebeklerini kurtaran annelerin hikâyesini bile duymuştum. | Open Subtitles | اللواتي لديهن قدرات فوق طبيعية إنهن يستطعن أن يرفعن السيارات لينقذن أطفالهن , إنه لأمر مدهش |
Son araştırmalara göre hamilelik dönemlerinde ekstra kilo alan kadınların bebekleri, ileride obeziteye eğilimli oluyorlarmış. | Open Subtitles | الدراسات الحديثة أظهرت أن الأمهات اللاتي يكسبن الوزن خلال الحمل سيعرضن أطفالهن للإصابة بالسمنة |
kadınların ayrıldıkları çocukları ile bir araya gelecekleri birleşme merkezleri, | TED | هذه مراكز لإعادة شمل السيدات مع أطفالهن. |
Bunlar sona erdiğinde, nasıl biterse bitsin çocuklarının gözünün içine bakıp hiçbir şey yapmadığını söyleyen annelerden olmayacağım. | Open Subtitles | عندما ينتهي هذا الأمر سوف لن أكون مثل الأمهات اللواتي ينظرن إلى أعين أطفالهن |