şu anda kuzey hollywood üzerinde uçuyorum, ve aşağıda birşeyler oluyor. | Open Subtitles | أطير على شمال هوليود الآن، و شئ ما يحدث هنا، يارجال. |
"bu hava kuvvetleri üniforması," ve bende bu uçakla uçuyorum bugün uçuyorum. | Open Subtitles | هذا زى القوات الجوية و أنا أطير بتلك الطائرة |
Ben mi? Şey, kesinlikle turta için Reno'ya kadar uçmam. | Open Subtitles | أنا , حسنا بالتأكيد لن أطير إلى رينو لأجل فطيرة |
uçmak için dayanılmaz bir isteğim yok ama uçacak bir yerim! | Open Subtitles | ولدي دافع يشدني لأن أطير لكني فشلت تماما أن أطير اليك |
Neyse, sonra hatırladığım aniden dışarı çıkarıldım sanki havada uçuyor gibiydim. | Open Subtitles | على أي حال، الشيء التالي أتذكّر أنا كنت فجأة خارج جانب، مثل أنا كنت أطير خلال الهواء أو الشيء. |
uçuyordum. Yerin birkaç yüz metre üzerinde seyahat ediyordum. | Open Subtitles | كنت أطير ، اسافر على ارتفاع مئات الأقدام من الأرض |
Temas noktası, 90 mil. Havayla uçuyorum. | Open Subtitles | نقطة الإتصال, 120 كلم أنا أطير بواسطة الهواء |
15 yıldır uçuyorum, Amerikan Rüyası'ndan ben de faydalanayım. | Open Subtitles | أنا أطير منذ 15 سنة وأريد قطعة من الحلم الأمريكي |
Bunların gerçekten ot olduğunu sanmıyorum. Ama uçuyorum! | Open Subtitles | لا أعتقد أن هذا فتـات نعنـاع جـاف ، أنـا أطير |
uçuyorum! Hem de minik kanatlarımı hiç çırpmadan. Carlos'un şansı döndü artık! | Open Subtitles | إنني أطير بدون أن أرفرف بجناحيّ الصغيرين كل أحلامي تتحقق |
Sincap gibi uçuyorum yapabileceğimi biliyordum. | Open Subtitles | أنا أطير مثل السنجاب الذي علمت دائما أني كنته. |
uçuyorum d Her şeyi paketle hepsini bir bavulda paketle | Open Subtitles | ♪ أنا أطير ♪ ♪ احزم امتعتك احزمها في حقيبة السفر ♪ |
Yüce Tanrım, buradan çok, çok uzağa uçmam için beni bir kuş yap. | Open Subtitles | جينى إلهى إجعلنى طير كى أطير بعيداً بعيداً، بعيداً عن هنا |
Gece uçmak, gün boyu uyumak. Böyle bir hayattan ne bekliyordum? | Open Subtitles | أطير في الليل وأنام أثناء النهار كيف تروق لي حياة كهذه؟ |
Olabildiğince yakın uçuyor, tetiği çekiyorum ve doğal olarak düşman düşüyor. " | Open Subtitles | أطير بالقرب جداً من عدوي فيخاف، وبالطبع سوف يسقط |
O yüzden onu hastaneden çıkarmaya gittiğimde tam anlamıyla sevinçten havalara uçuyordum. | Open Subtitles | لذلك ذهبت للمستشفى لاصطحابها، وكنت أطير من الفرح بمعنى الكلمة. |
Ben aksiyon kahramanı rüyaları görüyorum, süper kahraman gibi uçup duvarların içinden geçiyorum. | Open Subtitles | يأتيني أحلام لأعمال الأبطال الخارقين وكأنني أطير بالأنحاء مثل الأبطال الخارقين, وأخترق الجدران |
Büyük bir karar aşamasındayken, onunla uçmayı severim. | Open Subtitles | أحب أن أطير بها عندما يتوجب علي إتخاذ قرار كبير |
İstasyona vardığımda, sadece yarım dakikam kalmıştı. Canım, uçtum. Tony yanımdaydı.. | Open Subtitles | ووصلت إلى المحطة و المتبقي نصف دقيقة فحسب ، كدت أطير! |
Uç de uçayım, yüz de yüzeyim istersen ateşlere dalayım. | Open Subtitles | جاهز لكي أطير و أسبح و أخوض لهيب النيران |
Sandalet içine çorap giydiğini görmek için 500 mil uçmaya hiç niyetim yok. | Open Subtitles | والاقامة في قرية المتقاعدين؟ لن أطير مسافة الف وخمسمائة ميل لأراك ترتدي صنادلا مع جوربين |
Ama uçarken ki çok uçarım.. | Open Subtitles | ولكن عندما أطير, هناك الكثير من الاشياء تحدث... |
Bir helikopterin içinde uçarak dünyanın her yerinde fotoğraf çekmek. | Open Subtitles | أن أطير حول العالم بالمروحية وأصور العالم تحتي |
Ay'a uçacağım. Ay'ı küçülteceğim. Ay'ı yakalayacağım. | Open Subtitles | أطير الي القمر , أقلصه , ثم أجذبه , بعدها أجلس علي المرحاض |
Çok yazık olmuş Bay Barrett. Ben de sevinçten havalara uçmuyorum. | Open Subtitles | ـ هذا سيء الحظ جدا ،سيد باريت ـ لا أطير من الفرح بالضبط |
Albert Schweitzer'le ilginç bir sohbet yaparken etrafında uçabilirim. | Open Subtitles | باستطاعتي أن أطير حول المكان أن أخوض في محادثة شيقة مع ألبرت شوايتزر |