| Sanırım, yanında silah getirdi böylece bir polisi vurup kaçabilecekti. | Open Subtitles | أظنها أحضرت سلاحاً معها يمكنها قتل شرطي والتملص من جريمتها |
| Sanırım komple bir safari yapacağız. Bütün ekip gelecek. | Open Subtitles | أظنها ستكون رحلة كاملة بمجموعة الفتيان كلها |
| Bence o yaptı. Sanırım benim için yaptı çünkü ben de yapmak istedim. | Open Subtitles | أظنها فعلت ذلك فعلت ذلك من أجلي، لأني أردت أن يحصل ذلك |
| - Bence sesi berbat... ama geçen yıl altı milyon plak sattı. | Open Subtitles | أظنها تبدو بحالة مريعة ، لكنها باعت ستة ملايين أسطوانة السنة الماضية |
| Bence tam tersi. Bence önemli olan yer değil, kim oldukları. | Open Subtitles | أظنها طريقة أخرى يمكنني أن أفهم أن المكان هام بقدر الفاعل |
| Galiba, şu sıralar Blackadder'ın bayan arkadaşı, ama farketmez, değil mi Blacky? | Open Subtitles | أظنها فتاة بلاكادر في الوقت الحالي، لكن هذا لايهم, أليس كذلك, بلاكي؟ |
| Nana, gitmek istemediğini söyledi ve onu zorlamanın iyi fikir olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | يا جدة, هو قال أنه لن يذهب ولا أظنها فكرة جيدة لإرغامه |
| Onun işi bitti. Sanırım bir beyefendiyle dışarı çıktı. | Open Subtitles | لقد انتهت من عملها، أظنها ذهبت للخارج مع رجل |
| Efendim, bugünlerde ilk kelimesini söylemek için hazırlanıyor Sanırım. | Open Subtitles | أظنها مستعدة لنطق أول كلمة لها في أي يوم |
| - Peki. Çocuklar tuvalete gidin derdim ama Sanırım bu kötü bir fikir. | Open Subtitles | خطر لى أن أجعلكم تدخلون الحمام قبل إنطلاقنا ، لكنى لا أظنها فكرة جيدة |
| Endişelenme. Sanırım grip falan kaptı. Yarın sabah burada olur. | Open Subtitles | لا تقلقا حيالها, أظنها مصابة بالإنفلونزا أو ما شابه, ستأتي غداً |
| Teşekkür ederim. Sanırım biraz daha iyi. Bunu duyduğuma çok sevindim. | Open Subtitles | ـ شكراْ لك أظنها قد تحسنت قليلا ـ أنا سعيد لسماع ذلك |
| Benim fikrimse. Sanırım kızarmıştır. | Open Subtitles | حسناً, تعرف, عندما أفكر بالأمر، أظنها ماتت. |
| Bence çok seksi gözüküyor, ve sizin giysi kurallarınız berbat. | Open Subtitles | أظنها تبدو مثيرة جداً وأظن أن معايير زيك تبدو رديئة |
| Bence zaten boş olduğundan, kafanı daha fazla boşaltman iyi bir fikir değil. | Open Subtitles | لا أظنها فكرة جيده بالنسبة لك لتصفية رأسك أكثر مما هو عليه بالفعل |
| Adını hiç öğrenememiştim, ama Bence o Dedektif Chandler'ın annesi olabilir. | Open Subtitles | لم أعرف إسمها آبداً لكن أظنها قد تكون والدة المٌحققة تشاندلر |
| Arkadaş edinmek için orada olmadığını söylemişti ama Bence arkadaş edinmek için oradaydı. | Open Subtitles | قالت أنها هناك ليس لكسب صداقات ولكن أتعلم أمراً؟ أظنها هناك لتكسب صداقات |
| Kim olayını bırakmama izin verin çünkü Bence bu yolunda gidiyor. | Open Subtitles | أطلب الإذن للكف عن صيغة السؤال لأني أظنها قد استنفذت مغزاها |
| Bir süre burada böcekle dolu odanızda kalacaktım ama Galiba bu kötü bir düşünceymiş. | Open Subtitles | كنت سأبقى هنا لبعض الوقت، لكن أظنها فكرة سيئة في ظل غزو الحشرات اللعينة لكم |
| O zamandan beri ona ulaşmaya çalışıyorum ama biraz zor oldu çünkü Galiba bebek bakıcılığı, hokey, caz müzik falan derken zamanı kalmıyor. | Open Subtitles | حاولت التواصل معها من ذلك الحين, لكن الموضوع صعب قليلاً, لأني أظنها مشغولة, بطفلها الرضيع ولعبة الهوكي وكل هذه الأشياء. |
| Kendisini böceklerden kurtarmadığımız sürece tekrardan eskisi gibi olacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | ولا أظنها ستعود لطبيعتها أبداً مالمْ نتخلص من تلكَ الحشرات |
| Şimdi düşünüyorum da kadın o kadar da harika değildi. | Open Subtitles | أتعلمين, لا أظنها ,أدَّت جيداً بعد أن فكرت في الموضوع |
| Bunun fikirle bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Bu ortada, sen çekicisin. | Open Subtitles | لا أظنها مسألة وجهة نظر، أمر واضح أنِك جذّابة |
| Bana neyin önemli olduğunu öğretti. Ayrıca bana asla üstesinden gelemeyeceğimi düşündüğüm sorunların üstesinden gelebileceğimi gösterdi. | Open Subtitles | علّمتني ما هو مهم، و أرتني أنّني قادرة على التغلب على مشاكل لم أظنها ممكنة |
| Önemli olan, arkadaşı için seçtiği üzümler arkadaşını öldürmüş olabilir. | Open Subtitles | المهم هو أني أظنها قد قطفت التوت الذي قتل صديقتها |
| Lanet. Özür dilerim. Es geçeceğini sanmıştım. | Open Subtitles | اللعنة ، أنا آسف كنتُ أظنها ستتجاوزنا فقط |