"أظنّني" - ترجمة من عربي إلى تركي

• sanırım
• galiba
• sanmıyorum
• olabilirim

Daha önce kimse bana öyle dememişti ama öyleyim sanırım.
لمْ يدعني أحد بهذا اللقب مِنْ قبل لكنّي أظنّني كذلك

sanırım banyo yapacağım sonra da iyi kitap ile yatağıma kıvrılacağım.
أظنّني سأتمدّد في حوض الاستحمام ثم أطالع كتاباً مفيداً

sanırım B planına geçmeliyim; yalan söylemek.
أظنّني سأنتقل إلى الخطّة البديلة، ألا وهي الكذب.

Aslında, galiba, hep seninle evlenmek istedim.
في الحقيقة، أظنّني أردت دائماً بأن أرتبط بك.

Baksana... bugün bitiremeyeceğim galiba.
بخصوص هذا، لا أظنّني سأتمكّن من ذلك اليوم

galiba nasıl hayat kurtaracağımı buldum.
أظنّني عثرت على طريقةٍ تنقذ أرواح الكثيرين

Bu muhteşem. Hiç bu kadar güzel bir şey gördüğümü sanmıyorum.
هذا رائع، لا أظنّني رأيت شيئاً بهذا الجمال يوماً

Bunu seyretmek benim için zordu ama bazen yolun sonuna geldiğimizde sanırım dönüp bütün yolculuğu gözden geçirmemiz gerekir.
ولكن في مرحلة ما، أظنّني سأرجع لمشاهدتها كاملاً

sanırım topların içine yeteri kadar patlamış mısır koymadım.
لا أظنّني وضعت كميّة كافية في كريات الفوشار.

Laboratuara geri dönmemiz lazım. sanırım nasıl yapacağımızı biliyorum.
علينا الذهاب إلى المختبر أظنّني أعرف ما علينا فعله

Hayır, ama sanırım istiyorum. sanırım yapmak istiyorum.
لا، لكن أظنّني أريد فعل هذا أظنّ أنني أريد ذلك

sanırım bu adadan nasıl kurtulacağımızı biliyorum.
أظنّني وجدت طريقة لكي نخرج من هذه الجزيرة

Sadece beş çadır. sanırım başarabilirim.
إنّه على بعد 5 خيمات أظنّني أستطيع القيام بذلك

sanırım bu hafta alışveriş yapmadan da idare edebilirim.
أظنّني سأتدبّر أمري من دون شراء حاجيات البقّالة هذا الأسبوع

Ben de bir maçta 28 gol atmıştım galiba.
أظنّني أحرزتُ 28 هدفاً في إحدى المباريات ذات مرّة

Çocuklarla biraz fazla zaman geçiriyorum galiba.
أظنّني كنتُ أمضي وقتاً طويلاً جدّاً مع الأولاد

galiba minibüste birkaç bira görmüştüm.
أظنّني رأيتُ بعض قوارير الجعّة في الشاحنة

Bıçak bilgimden dolayı biraz panikledim galiba.
أظنّني فزعتُ قليلًا ممّا يُقال عن السكّين.

galiba hayatımdaki en büyük hatayı yaptım.
أظنّني اقترفت أكبر خطأ في حياتي

galiba minibüste birkaç bira görmüştüm.
أظنّني رأيتُ بعض الجعة في الشاحنة

Arzuladığının ben olduğunu sanmıyorum. Bence şu internetten tanıştığı şu herif.
لا أظنّني السبب وراء إثارتها بل ذلك الرجل من الإنترنت

Şu belediye binası şeyini yapabileceğimi sanmıyorum.
لعلمك، لا أظنّني سأتحمّل حضور أمر مجلس المدينة هذا.

Fikriniz değişir de konuşmak isterseniz ya da biri tarafından tacize uğrarsanız size yardımcı olabilirim.
إن غيّرتِ رأيكِ و أردتِ التحدّث، أو تعرّضتِ و عائلتَكِ إلى مضايقة، أظنّني أستطيع تقديم المساعدة.