Buna gizem diyemem, efendim. Anca bir mucize diyebilirim. | Open Subtitles | أعتقد أنه أكثر من لغز، سيدي إنها أعجوبة حقيقية |
Annenizin uyanması bir mucize. Ama eskiden bildiğiniz kişi olmayabilir. | Open Subtitles | استيقاظ أمك أعجوبة ولكن قد تكون شخصاً مختلفاً |
O evrenin mucizesi insanoğlu, beni uzaya gönderen o muhteşem çelişki, hala kardeşleriyle savaşıp, komşusunun çocuklarını aç bırakıyor mu? | Open Subtitles | ، هل ذلك الرجل ، أعجوبة الكون ، ذلك التناقض المجيد الذي أرسلني إلى النجوم ، مازال يشن حربا على أخيه |
yeni yılın mucizevi ışığı altında Tokyo'nun Kanji alfabesinden daha az gizemli değiller. | Open Subtitles | عن كانجي طوكيو ولا عن أعجوبة النور الأول من السنة الجديدة |
Yüzyılın atraksiyonu. Dünyanın yeni harikası. | Open Subtitles | أعجوبة القرن الجديد أعجوبة العالم الحديثة |
Kafayı yiyen müzakere dehası sınıf arkadaşlarını öldürür. Ne sıkıcı. | Open Subtitles | أعجوبة المناظرة يتحطم ويحطم أدمغة زملائه، ياللملل |
Annenizin uyanması bir mucize. Ama eskiden bildiğiniz kişi olmayabilir. | Open Subtitles | استيقاظ أمك أعجوبة ولكن قد تكون شخصاً مختلفاً |
Verilen farklı güçlerle, savaşın ilerleyişi onlar için yakında mucize olacak. | Open Subtitles | بالنظر إلى فرق القوة التقدم في هذه المعركة يشكل أعجوبة بالنسبة لهم |
Pekala sizce yerin altında gizlenmiş hangi gizemli mucize her bir insanı, hayvanı, cismi ve köleyi yere sabitliyor olabilir? | Open Subtitles | إذاً، أيّ أعجوبة غامضة تظنّونها يمكن أن تكمن تحت الأرض لتجعل أيّ فرد، شخص وحيوان |
Bu arada istersen şu tıbbi mucize hikayesini anlatabilirsin. | Open Subtitles | أنت تعرف، إذا كنت أريد أن أقول قصة أعجوبة الطبية في الوقت الذي نعمل... ... التي تريد ان تكون بخير. |
Bir mucize gerek. Ne de olsa basketbol değil. | Open Subtitles | هذه كرة السلة، عليّهم أن يكونوا أعجوبة. |
"...sonsuz gizem ve mucize dolu. | Open Subtitles | فشعرت بالعموض الأبدي وكأنكِ أعجوبة |
Şarkılar söylenmeye devam edecek ve şarkılar dünyanın mucizesi olacak. | Open Subtitles | سيستمرون في الغناء و سيصبحون أعجوبة العالم. |
Günümüzün modern bilim mucizesi, IQ'su en muhteşem zekaları bile... | Open Subtitles | أعجوبة في عصر العلم الحديث، نسبة ذكائه تجاوزت حتى أكثر... |
Yakında kedinin sadakati ve köpeğin temizliğini taşıyan mucizevi bir melezim olacak! | Open Subtitles | قريباً سأحصل على هجين أعجوبة بوفاء القط ونظافة الكلب |
Sinematografı arıyordum. Uygar dünyanın harikası . | Open Subtitles | أنا أبحث عن السينما أفهم أنها أعجوبة العالم المتحضر |
Sekiz yaşındaki bir piyano dehası ölüyor. | Open Subtitles | طفل بعمر 8 سنوات أعجوبة في عزف البيانو يموت |
Oyunlar yazan dâhi bir çocuk olduğunu kendin söyledin. | Open Subtitles | قلتِ هذا بنفسكِ، أنّكِ كنتِ .طفلة أعجوبة التي تكتب المسرحيات |
Eğer mavi gezegenimizi yukarıdan uzayın derinliklerinden... görme şansını elde etmiş olsaydınız... | Open Subtitles | إذا ما كتب لكم أن تعيشوا لتروا ...أعجوبة كوكبنا الأزرق .... من أعماق الكون |
Çok güzel bir gül, harikulade hatta. | Open Subtitles | وردة جميلة جداً. أعجوبة. |
1895 yazında, teknolojinin en yeni hızlı tren Harikasını görmek için insanlar Coney Island'a akın etti: Parande Trenine. | TED | في صيف عام 1895، غمرت الحشود ممر جزيرة كوني لرؤية أحدث أعجوبة تكنولوجية من القاطرة الدوارة: السكك الحديدية الدوارة. |
Fakat Crab Pulsar'ı bir harika yapan şey bu ritmik sesler değildir. | Open Subtitles | ولكن ليس هذا الإيقاع من الضوضاء الذي يجعل النجم النابض أعجوبة سديم السرطان. |
Kadın bedeni bir mekanik mucizesidir. | Open Subtitles | و الجسد الأنثوي هو أعجوبة الميكانيكية. |
Burada Ta Prohm'daki 12nci yüzyıldan kalma tapınak medeniyetin harikasıdır. | Open Subtitles | معبد القرن 12 هنا في تا بروهم هو أعجوبة الحضارات، |