| Buradaki insanlar en kısa zamanda kumaş yumuşatıcıyı icat etmeli. | Open Subtitles | على الناس هنا اختراع منعم الأقمشة في أقرب وقت ممكن |
| Onu en kısa zamanda görmek istediğimi söyle. | Open Subtitles | أخبره أنني أريد أن أراه في أقرب وقت ممكن |
| Binbaşı Gant'ı alın. En kısa sürede bana rapor verin. | Open Subtitles | خذوا مايجور جانيت وارجعوا لي بالتقرير في أقرب وقت ممكن |
| Ya hemen buradan gitmeliyiz ya da kurt adamlar çıldırıp bizi öldürmeden, birinin en kısa sürede şeytan çıkarma ayininin nasıl yapıldığını öğrenmesi gerekiyor. | Open Subtitles | إما أننا نحتاج إلى الخروج من هنا أو أنه يجب على أحد أن يتعلم تعويذة فى أقرب وقت ممكن قبل أن يُجن المذءوبون ويقتلونا |
| Marty, en yakın zamanda şehri terk et lütfen. | Open Subtitles | مارتي ماذا تفعل ؟ غادر هذه المدينة في أقرب وقت ممكن |
| İkisiyle de ilgili her şeyi bilmek istiyorum. Bir an önce. | Open Subtitles | أريد أن أعرف كل شيء يمكن معرفته عنهم في أقرب وقت |
| Bu konuda mümkün olduğunca çabuk bir toplantı planlayalım, en geç Perşembeye. | Open Subtitles | أريد تحديد إجتماع عن هذا في أقرب وقت ممكن، الخميس على الأكثر |
| Çok yakında ziyaretine geleceğim, ve sana sık sık yazacağım. | Open Subtitles | سأعود فى أقرب وقت لرؤيتك وبالطبع سأكتب لك |
| Evde yokum ama mesajınızı ve adınızla beraber telefon numaranızı bırakırsanız, en kısa zamanda sizi ararım. | Open Subtitles | أنا لست هنا، ولكن إذا ترك رسالة وتقول لي اسمك ورقم، سأدعو لك في أقرب وقت أعود. |
| Sadece en kısa zamanda beni aramasını söyleyin,Bunu yaparmısınız? | Open Subtitles | فقط أخبره أن يتصل بي فى أقرب وقت ممكن هل ستفعل ذلك؟ |
| Biliyorsun, en önemlisi, en kısa zamanda alfa önderi oluşturmaktır. | Open Subtitles | تعلمون، فإن مفتاح هو إقامة الزعيم ألفا في أقرب وقت ممكن. |
| Neyse, en kısa zamanda eve ulaşmaya çalışırım. | Open Subtitles | على اى حال ساحاول الوصول للمنزل فى أقرب وقت |
| Şuna eminim ki, takımım mümkün olan en kısa sürede gelip, seni alacaktır. | Open Subtitles | أنا سوف أتاكد أن شخص من فريقي سيصل إليك في أقرب وقت يستطيع |
| Hemşire, yapabildikleri en kısa sürede onu ameliyat edeceklerini söylüyor. | Open Subtitles | الممرضة قالت أنهم سيقومون لها بعملية جراحية في أقرب وقت. |
| Bekleyin, hemen geliyoruz. | Open Subtitles | إنتظروا عند الرصيف. سنكون هناك فى أقرب وقت. |
| Lütfen olacaklar sekizimiz arasında sır kalsın. En yakın zamanda altınızla da buluşmak istiyorum. | Open Subtitles | أرغب في لقائكم يا أهل الثقة في أقرب وقت ممكن |
| Becerebilirsen, bir an önce satışa çıkarmanı istiyoruz, hafta sonuna kadar. | Open Subtitles | نود بيعه في أقرب وقت ممكن، في نهاية الأسبوع، لو استطعتِ |
| mümkün olduğunca çabuk yere insek bile bu yolcu hayatını kaybedecek. | Open Subtitles | و حتي إذا هبطنا في أقرب وقت لن ينجو هذا المريض |
| Çok yakında gidecek, tıpkı annesi gibi. | Open Subtitles | أنها سوف ترحل فى أقرب وقت مثل أمها تماماً |
| Onları, olabildiğince hızlı bir şekilde Müttefik askerleriyle rahatlatana kadar devam ettiler. | Open Subtitles | لقد واصلوا ما تدربوا عليه حتى يصبح بمقدورى ترحيلهم وأستبدالهم بجنود جيوش الحلفاء فى أقرب وقت |
| İşi biten bir polis olduğu anda derhal size yönlendireceğiz. | Open Subtitles | وفي أقرب وقت يتفرّغ ضابط من المسائل الأخرى سيكون معك |
| Ve yapabildiğim ilk anda bu yetkileri halka ve senatoya iade edeceğim. | Open Subtitles | و سأعيد هذه النفوذ للناس و المجلس في أقرب وقت لن أرتاح |
| Yarın Dr. Lauren'ı tekrar arayalım ve ona ihtiyacımız olduğunu ve ilk fırsatta gelmesini söyleyelim. | Open Subtitles | نتصل به هذا الدكتور ونقول له ماذا يحدث وأن يأتى فى أقرب وقت ممكن ؟ |
| Rosa, cevabını mümkün olduğu kadar çabuk istediklerini söyledi. | Open Subtitles | أوه. قالت روزا أنهم يحتاجون إجابتك في أقرب وقت ممكن، |
| "Hangi giysinin olduğunu bulur bulmaz dikerim ve... | Open Subtitles | أنا اعرف في أقرب وقت سأجد ماهو الثوب الذي يخصه ذلك الزر |