"أكثرَ" - ترجمة من عربي إلى تركي

• daha fazla
• daha çok
• biraz daha
• daha fazlasını
• çok daha
• daha da

Yani, bir senede şampanyaya, senin dükkanının boktan bütçesinden daha fazla para harcadım.
أَعْني، أَصْرفُ مالَ أكثرَ على الشمبانيا في السّنة مِنْ ميزانيةِ دكانِكِ السنويةِ الداعرةِ.

Coop, Bence o elbiseye benim bir yılda kazandığımdan daha fazla para harcamışsındır.
صَرفتَ على ذلك الثوي أكثرَ منْ ما أَجْعلُ في السّنة من مال. لِهذا نَأتمنُه بمالِنا.

Benim arabamla kız peşinde dolaşacağına okulda daha fazla vakit geçirmelisin.
عليك أن تَقْضي وقتَ أكثرَ في المدرسةِ بدلاً مِنْ أن تجوب مَع النساء في سيارتِي

Seni dönüştürdükten sonra hanginizin oğlunuzu daha çok istediğini seyretmek çok ilginç olacak.
وسيكونُ من المثيرِ مشاهدة من سيكونُ أكثرَ رغبةً منكما بعد أن أقومُ بتحويلك

O zaman mantıklı düşünemiyor ve her zamankinden daha çok yardımına ihtiyacı var.
إذنُ إنهُ لا يُفكر بعدل، ويحتاجُ منكَ مساعدةً أكثرَ من أيّ وقتٍ مضى.

Ve sizi rehin aldığıma göre, biraz daha nazik olmalısınız.
وبما أنني أترفع لمرحلة الإختطاف يَجِبُ أَنْ تَكُونَي مؤدّبَة أكثرَ

daha fazla ders verebilsem bu taksiyi kullanıyor olmam.
أنا لَنْ أَقُودَ هذه سيارةِ الأجرة إذا جَعلتُ أَمْر أكثرَ.

Ama ben bu konuyu daha fazla bilmiyorum.
لَكنَّك تَعْرفُ أكثرَ حوله مِنْ أَنِّي أعْمَلُ.

Burada daha fazla yapılar ve medeniyet belirtileri olmalı.
سَيَكُونُ حتماً هناك إنشاءات أكثرَ أَو آثار أخرى مِنْ الحضارة

İsterdim ki sana daha fazla... yardım edebileyim.
..أَتمنّى ان يكونهناكشيءَ أكثرَ. أنا يُمْكِنُ أَنْ اُسَاعَدَك.

Her birisine 30 saniye düşüyor, sen istersen biraz daha fazla.
لديك 30 ثانيةِ لكل واحد، مالم تُريدىُ أكثرَ.

Senin düne ait bir hikayen var, ama ben sana daha fazla zaman verdim.
كَانَ عِنْدَكَ حقّ بقصّةِ أمس، لَكنِّي أعطيتُك وقتَ أكثرَ

daha fazla arabaya ihtiyacımız var.
نَحتاجُ سياراتَ أكثرَ لمُعَالَجَة الوزنِ.

Eğlence Bölümü'nü yönetmenin riskleri. daha fazla uzak durmalıyım.
خطر ادارة قسم الترفيهِ يجب ان أَخْرجُ أكثرَ

Bacaklarını biraz daha çok aç olsun bitsin.
لا تَكُونْي بخيلة إفتحْي سيقانَكَ أكثرَ.

Flanet gömlekli adamın daha çok senin tipin olduğunu düşünürdüm.
أنا كُنْتُ سَأُفكّرُ ذلك الرجل المحترمِ هناك في قميصِ الفانيلا سَيَكُونُ أكثرَ نوعَكَ.

Bana sürekli kendi kafamın içinde kaybolduğumu söylüyorsun, daha çok körelmemi söylüyorsun.
أنتِ دائماً تقولينَ لي أني أضيعُ في أفكاري بأني عليَّ أن أكونَ أكثرَ فظاظةً

Siz operasyon ekibi silahlarınızı amdan daha çok seversiniz.
أنتُم فريق سورت تُحبونَ أسلحتَكُم أكثرَ من النِساء

Yani aslında soruna biraz daha yakından bakmalıyız.
لذا أرى بأنّه علينا أنْ نكونَ أكثرَ وضوحاً.

Bazı yetenekler edineceksiniz, mutfakta çalışarak kazandığımızdan daha fazlasını kazanacaksınız.
سأُعلمكُم بعضَ المهارات يا فِتيان شيئاً سيجعلكُم تجنونَ مالاً أكثرَ مما تجنوهُ في المطبَخ

İkisi arasında hassas bir denge vardır hatta tahmin edebileceğinizden çok daha hassas.
التباين بين العالمين يُمكن أن يكون توازنٌ دقيق أكثرَ دِقةٍ مما قد تتخيلون.

Yani bu karmaşık bir problem, ama bizim hedeflerimizi öğrendikçe, bize giderek daha da yararlı olacaklar.
لذا فهي مشكلةٌ معقّدةٌ، لكنَّ الآلاتَ ستتعلّمُ أكثرَ عن أهدافنا في النهاية وستصبحُ أكثرَ فائدةً لنا.