Biz bu yapay zekâyı alıyoruz ve daha da akıllı hale getiriyoruz. | TED | وما نقوم به هو أخذ ذلك الذكاء الاصطناعي ونجعله أكثر فأكثر ذكاء. |
Sadece... Vermont olabildiğince uzağa ve daha da uzağa gidiyor . Vermont? | Open Subtitles | فيرمونت أخذت تتباعد أكثر فأكثر فيرمونت؟ هل أنت كذلك؟ هل أنا ماذا؟ |
her geçen gün daha çok sayıda hastaya takılıyorlar. Hala klinik deney aşamasındalar ama, bunları rutin olarak kullandığınızı hayal edin, | TED | و يستفيد منها عدد أكثر فأكثر من المرضى. هي لا زالت قيد التجارب السريرية ، لكن تخيلوا حين نتمكن من توصيلها، |
Bunu yapabilmek için, çiftçiler toprağa daha fazla kimyasal koyuyor. | TED | الآن، لفعل ذلك، يضع المزارعون الكيماويات أكثر فأكثر في الأرض. |
Bence, bu turne giderek daha iyi olacak anlamına geliyor. | Open Subtitles | لذا أظن أن ذلك يعني أن الجولة ستتحسن أكثر فأكثر. |
Sizin gibi olmayan insanları anlamak gittikçe daha zor hale geliyor. | TED | فيصبح أصعب أكثر فأكثر أن تفهم الناس الذين يختلفون عنك. |
Tarrlok, kesenin ağzını iyice açmış gördüğüm kadarıyla. | Open Subtitles | أرى أن هدايا تارلوك تزداد إسرافا أكثر فأكثر |
Ve her bir eşik anında, süreç daha da zorlaşıyor. | TED | وعلى كلّ عتبةٍ زمنيةٍ، تتعقد المجريات أكثر فأكثر. |
Her gece daha geç, daha geç ve daha da geç kalkıyorlardı. | TED | كانوا يستيقظون في وقت متأخر أكثر فأكثر في كل ليلة. |
Milyonlarca ve milyonlarca yıl boyunca evrim geçirerek daha da geliştikçe atmosferdeki oksijen miktarı arttı. | TED | وكلما تطوروا ونموا أكثر فأكثر عبر ملايين وملايين السنين، تراكم ذلك الأكسجين في الغلاف الجوي. |
Benim geleceğe dair umudum için, okyanusla birlikte ne kadar saygılı yaşacağımızı gözler önüne seren böyle fotoğraflar çekmek için daha da çok araştırmalıyım. | TED | أملي أنني في المستقبل، سأبحث أكثر فأكثر للقيام بصور كهذه، وخلق صور تُظهر تعايشنا المحترم مع المحيط. |
Ben bir süredir çatışmalar kazanıyorum, ve giderek daha çok çatışmanın içine giriyorum. | TED | و بذالك كنت أنتصر في العديد من المعارك، أشارك في معارك جديدة، أكثر فأكثر. |
daha çok okudukça ve hikayeyi takip ettikçe, görüyorum ki biyoloji bilimlerinde yaklaşmakta olan inanılmaz şeyler var. | TED | وبينما أنا أقرأ أكثر فأكثر الآن، وأتتبع القصة، توجد بعض الأشياء الرائعة تكتشف في العلوم الحياتية. |
Her geçen gün, her biri Nazi ideolojisinden daha fazla tiksiniyordu. | TED | يوم بعد يوم، سئم كلّ منهم أكثر فأكثر من الأيديولوجية النازية. |
Sonraki sefere daha fazla eğitim yapacağım ve daha sıkı çalışacağım. | Open Subtitles | سأَتدرب أكثر فأكثر وفي المرة القادمة أنا سأحاول أن أصلب مستواي |
Onun teorisi, dağların gittikçe daha da yükseldiği gerçeğiydi. | Open Subtitles | نظريته تستند بالكامل على حقيقة أن الجبال تعلو أكثر فأكثر. |
Gözlerim son zamanlarda iyice kötüleşmeye başladı. | Open Subtitles | حالة عيني تسوء أكثر فأكثر مؤخرا |
Ve zavallı çocuk sadece bize baktı kafası çok daha fazla karışmıştı, | Open Subtitles | و ذلك الطفل المسكين كان يتطلع إلينا فقط و يحتار أكثر فأكثر |
Fakat rahatsız edici bir vızıldama bütün huzuru bozuyor, gitgide yaklaşıyor, yaklaşıyor, yaklaşıyor. | TED | ولكن يأتي بعد ذلك أنين مزعج ليعكّر الصفو، ويقترب أكثر فأكثر فأكثر. |
Zamanla ve pratikle, git gide daha fazla özümden yaşar hale geldim. | TED | ومع الوقت والتدرب، حاولت أن أعيش بجوهري أكثر فأكثر. |
Beyler, biraz atış antremanı yapacağız. Sonra biraz daha yapacağız. Ve biraz daha yapacağız! | Open Subtitles | أيّها السادة، سنتمرن على الرماية، وسنتمرن على الرماية أكثر، وسنتمر عليها أكثر فأكثر |
Gün geçtikçe daha kıskanç olmaya başladı. | Open Subtitles | يوما بعد يوم، بدأ بالنمو متشككا أكثر فأكثر |
Ve dışarda biryerlerde bir başka şanslı insan tarihteki en muhteşem hediyeyi Kazanmaya Adım adım yaklaşıyor. | Open Subtitles | وفي مكان ما بالعالم، يقترب ...محظوظ آخر أكثر فأكثر ليجد آخر أكبر الجوائز في التاريخ |