Mahkemede bizi suçlamaya yönelik ellerinde ne belge varsa... hepsini vereceğine dair savcılık makamı bana güvence verdi. | Open Subtitles | النيابة أكدت لي بأن هذا كل شئ أنهم يخططون لتقديمها ضدنا في المحاكمة |
Planlamanın her aşamasında raporunun Buzul Otel projesinin geliştirilmesine izin verilmesinde kaçınılmaz sonuç olacağına dair bana güvence verdin. | Open Subtitles | لقد أكدت لي في كل مرحلة من مراحل التخطيط أنه أمر مفروغ منه بأن تقريرك سوف يسمح بتطوير مشروع الفندق الجليدي |
Öldüğüne dair bana güvence verdin. Yanılmışım. | Open Subtitles | لقد أكدت لي أنها ميتة - كنت مخطئا - |
O akşam dersten sonra yanıma geldi ve kelimeleri zaten bildiğim bir şeyi onayladı: "Özür dilerim, profesör. | TED | اتجه نحوي تلك الليلة بعد انتهاء الدرس وكلماته أكدت لي ما كنت على علم به: "أنا آسف يا أستاذة. |
Yarasa Kadın'la buluştum. Penguen'in fabrikasında silah yapıldığını onayladı. - Peki, kim o? | Open Subtitles | لقد قابلت (المرأة الوطواط)، أكدت لي بأنهم كانوا يصنعون الأسلحة في مصنع (البطريق) |
Dubaku öldüğünde, 8 kişilik bir timin bulunduğunu onayladı. | Open Subtitles | لقد أكدت لي أنه كان هناك ثمانية أشخاص في فريق علاج (دوباكو) لما تم إحضاره |
Girerken Emily'ye rastladım ve doğal olarak yeniden birlikte olduğunuz anlamını çıkardım o da onayladı, yani tebrikler. | Open Subtitles | صادفت (إيميلي) وأنا في طريقي للدخول فاستنتجت أنكما عدتما لبعض و قد أكدت لي الأمر ، لذلك مبروك لكما |
Girerken Emily'ye rastladım ve doğal olarak yeniden birlikte olduğunuz anlamını çıkardım o da onayladı, yani tebrikler. | Open Subtitles | لقد وجدت (إيميلي) بطريقي لهنا، فأفترضت أنكم عدتم سوياً. ولقد أكدت لي ذلك. |
Skye onayladı. Fury devre dışı. | Open Subtitles | (سكاي) أكدت لي أن (فيوري) لقي حتفه |