Belki tüm oyuncaklarını parçalarsak onu az da olsa ağlatabiliriz. | Open Subtitles | ربما بإمكاننا جعله يبكي قليلا عندما نقوم بتحطيم جميع ألعابه. |
Gecenin bir vaktinde... oyuncaklarını geride... bırakmak zorunda kaldığınızı söyledi. | Open Subtitles | شيء عن وجوب الرحيل في منتصف الليل وترك ألعابه |
Dostum oyuncaklarını sattı ve 250.000 dolar kadar kazandı. | Open Subtitles | باع الرجل ألعابه و جنى منها نصف مليون دولار |
İnsan büyülü bir çember çiziyor çevresine... ..ve kendi gizli oyunlarına uymayan herşeyi bu çemberin dışında bırakıyor. | Open Subtitles | المرء يرسم دائرة سحرية حول نفسه لكي تبقي الأشياء التى لا تتناسب مع ألعابه الخفية خارجها. |
Sonra FBI. George Aiken... ve güzel oyuncakları | Open Subtitles | ثم أتت الإف بي آيه جورج آيكن و ألعابه الصغيرة الرائعة |
Oyuncaklarından biriyle oynamama izin vermesini sormanız gibi. | Open Subtitles | كأنك تطلب منه أن يدعني ألعب بإحدى ألعابه |
Ve sonunda dünyanın her yerinde büyük sunucuları kontrol etmeye başladı, burada kırdığı ve çaldığı oyunları saklıyordu. | TED | و سريعا أصبح متحكما في أكثر من خادم ضخم حول العالم حيث كان يحفظ ألعابه و التي قام بالقرصنة عليها و فك شفرتها. |
Seni Bay Stamper'in becerikli ellerine ve oyuncaklarına bırakıyorum. | Open Subtitles | سأدعكما فى يد السيد (ستامبر) الكفؤ و ألعابه |
Cooperton'ın ekibine sızıp, yeni oyuncaklarıyla ne yapmayı planladığını bulman ve tüm operasyon gücünü kullanılamaz hale getirmen gerek. | Open Subtitles | و نحن بحاجة لك لتتسلل لمجموعة كوبرتون و معرفة ما يخطط للقيام به بإستخدام ألعابه الجديدة و تعطيل كل قدراتهم العملياتية |
Dostum oyuncaklarını sattı ve 250.000 dolar kadar kazandı. | Open Subtitles | باع الرجل ألعابه و جنى منها نصف مليون دولار |
Sabah ilk iş onu bulur ve oyuncaklarını elinden alırız. | Open Subtitles | . أول شئ فى الصباح نجده ونأخذ ألعابه بعيداً |
Onu itip kakıyorlar, oyuncaklarını alıyorlar ama Emir hiç karşılık vermiyor. | Open Subtitles | يدفعونه ويأخدون ألعابه منه .. ولكن أمير لا يرد بالمثل ، أبداً |
oyuncaklarını paylaşmayacak mı yani? ! | Open Subtitles | اوه ، الآن لن يقوم حتّى بمشاركة ألعابه ؟ |
Eğer istediklerini alamazsa, oyuncaklarını toplayıp eve gidecekmiş gibi. | Open Subtitles | يُهدّد باستـــمرار بأخذ ألعابه ليعود إلى البيت |
Baba gitmiş olabilir ama en azından oyuncaklarını geride bıraktı. | Open Subtitles | قد يكون أبانا قد رحل ولكنّه على الأقل تركَ ألعابه خلفه |
Bildiğim bir anaokulu öğretmeni, oğlu tüm oyuncaklarını ona bağışladı, ve o ardından, tüm plastik tabancaları çekip almak zorunda kaldı. | TED | هناك معلمة في دور حضانة أعرفها .. قام إبنها بالتبرع لها بكل ألعابه لكي تأخذها الى الحضانة ولكنها قبل أن تأخذها الى الحضانة قامت بالتدقيق فيها فأخرجت كل المسدسات البلاستيكية .. |
Elebaşı, kafayı bulmayı ve transformers oyuncaklarını seks yapıyor gibi göstermeyi seven Stevie adında 13 yaşındaki bir çocuk. | Open Subtitles | إنه طفل ، اسمه ( ستيف ) وعمره 13 عامأً ويحب أن ينتشي ، ويجعل ألعابه وكأنها تمارس الجنس |
Ayrıca Lucas için tek çocuk olarak, oyuncaklarını paylaşacağı birinin etrafında olması da önemli. | Open Subtitles | واعتقد انه من صالح لوكاس بما انه طفل وحيد ان يتشارك ألعابه مع أحدهم أوه . |
Valentino 31 yaşında ve onun akıl oyunlarına bağışık olan bu çocukları alt etmek için çok çabalaması gerekiyor. | Open Subtitles | فالنتينو" الآن في 31 من عمره" لذا يجب عليه أن يتعمق أكثر ليهزم هؤلاء الراكبين الشباب المحصنين من ألعابه الذهنية |
- Quintilius Varus'ın gözlerine baktım ve oyunlarında açılış oyunlarına kendimi sokmayı bildim. | Open Subtitles | من يوم واحد مضي, نظرتُ إلى أعين ( (كوينتليوس فاريس... و قُمت بقياس طريقة آمنة إلى الـ"برايموس" فى ألعابه. |
Hiç oyuncakları almaya çalışan bir bebek gördün mü? | Open Subtitles | يبدو كطفل أسبق لك رؤية طفل يحاول وضع ألعابه بعيدا ؟ |
Harika. oyuncakları ve yemeği burada. | Open Subtitles | عظيم هاك بعض ألعابه و بعض الأكلات الخفيفة |
Oyuncaklarından birini çaldım sandı ama çalmamıştım, sadece oynuyordum. | Open Subtitles | أعتقد أنني سرقت واحدة من ألعابه لم أكن قد سرقتها كنت العب بها وحسب |
Filmleri, kitapları, oyunları ve satrancı var. | Open Subtitles | لآنه لا يحتاج لأحد لديه عالمه الخاص به لديه أفلامه و كتبه و ألعابه الالكترونية |
Liam'ın oyuncaklarına dokunulduğu zaman davrandığı gibi davranıyorsun. | Open Subtitles | أنت مثل (ليام) عندما يلمس أحدهم لعبة من ألعابه |
O da oyuncaklarıyla oynamama izin veriyor. | Open Subtitles | و يدعني ألهو مع ألعابه |