Uzun vadede nereye gittiğimizi düşünüyorum Chris, tekrar nükleer enerjiye dönmemizde benim için sorun yok. | TED | لكن يا كريس، أظن أنه إلى حيث نتجه، على المدى الطويل، لا أمانع في العودة إلى النووي. |
-Bayan Armstrong, eminim ki bu sefere mahsus bir istisna..." yapmak sizin için sorun olmaz. | Open Subtitles | لكني لا أمانع في أخذ المخاطرة هذه المرة فحسب |
Ama şunu hatırlatayım, gerekirse ikisinin de boğazını kesmek benim için sorun olmaz. | Open Subtitles | ولكن دعيني أُذكرك بأنني لو إضطررت، فلن أمانع في حزّ عنقيهما سوياً! |
Odun kesmek umrumda değil ama sevdiğim o güzel hayatı kaybettiğime çok üzülüyorum. | Open Subtitles | من الحياة الحقيقية، غالباً ليس الأمر أني أمانع في إزالة الحواجز |
Kalmak benim için sorun olmaz. Problem değil. | Open Subtitles | لا أمانع في البقاء, ليست مشكلة. |
Genelev işletmen benim için sorun değil. | Open Subtitles | لا أمانع في إدارتك لبيت دعارة |
Benim için sorun olmaz. | Open Subtitles | لا أمانع في البقاء |
Yalniz olmak benim için sorun degil. | Open Subtitles | لا أمانع في أن أكون وحيدة |
Benim için sorun olur mu? | Open Subtitles | ألن أمانع في هذا ؟ |
- Kalmak benim için sorun olmaz. | Open Subtitles | - لا أمانع في البقاء |
Bir randevun olmadığı umrumda değil. Gerçekten değil. | Open Subtitles | لا أمانع في ذهابك لمقابلة أحدهم حقا لا أمانع هذا |
Ama benim umrumda değil. Yani, aynı anda hem buz taşıyıp hem de düşünebiliyorum. | Open Subtitles | لا أمانع في ذلك يمكنني التفكير ونقل الثلج في نفس الوقت |
Krallığın Bhagwan Das ve Maan Singh arasında paylaşılması umrumda değil. | Open Subtitles | ولا أمانع في تقاسم إمارتي مع بهجوان داس |