İki hafta önce bir Yasaklama emri çıkartmış. | Open Subtitles | رفع أمر تقييدي قبل اسبوعين. وهذا هو نفس الرجل. |
Bu yüzden her şeyden önce ona karşı Yasaklama emri aldık. | Open Subtitles | لهذا السبب لدينا أمر تقييدي ضدها في المقام الأول. |
Uzaklaştırma kararı. Uçuktan bile kötü. | Open Subtitles | أمر تقييدي , هذا أسوأ من الهربس |
Kes şunu! Uzaklaştırma kararı yok artık. | Open Subtitles | إنتظر , لم يعد هناك أمر تقييدي |
Sanırım karınızın size karşı çıkarttığı uzaklaştırma emri bu planınızı biraz sekteye uğratıyor. | Open Subtitles | أتصور أن أمر تقييدي قدمت زوجتك ضدك يعيق التي تخطط إلى حد ما. |
- Sevdiği kadın için yasaklama emrini aşıp geçiyor. | Open Subtitles | -مستعد للمشي من خلال أمر تقييدي لأجل المرأة التي يُحبّ |
Aile mahkemesinin kararına göre yasaklama kararı verilmiş. | Open Subtitles | نص دعوى محكمة الأسرة يشير إلى أمر تقييدي |
Bu yüzden, yargıcın ona karşı uzaklaştırma emrini daha uzun yapması için bir tavsiye ekledim. | Open Subtitles | لذا أنا اقترح أنّ القاضي سيصدر أمر تقييدي ضدّها |
Lisedeki kız arkadaşın, mahkemeden yaklaşmama emri çıkarttırmış. | Open Subtitles | حبيبة لك فى الكلية حصلت على أمر تقييدي ضدك |
Bu yüzden Yasaklama emri alamadı ve bu yüzden kaçıyor. | Open Subtitles | 57,398 وهذا هو السبب انها لا تستطيع الحصول على أمر تقييدي وهذا السبب في هروبها |
Yasaklama emri çıkarmaya karar verdiğin için geri çekilmeyeceğim. Bu hiç-- | Open Subtitles | ــ بسبب أنّك قرّرتِ أن تحرّري أمر تقييدي ــ هذا , هذا ليس |
Onu benden uzak tutun ya da Yasaklama emri çıkarttıracağım. | Open Subtitles | أبقها بعيدة عني وإلا فسأحصل على أمر تقييدي |
Ona bir Yasaklama emri çak. | Open Subtitles | فلتحصلي على أمر تقييدي لإبقاءه بعيداً عنكِ |
Az önce Christine Harper'ın yakın zamanda eski kocası Brian Mitchell'a karşı Uzaklaştırma kararı çıkarttığı bilgisini aldık. | Open Subtitles | لقد علمنا للتو أن (كرستين هاربر) قدمت أمر تقييدي مؤقت ضد طليقها (براين ميتشيل)؟ |
Sam, bana Uzaklaştırma kararı çıkartmakta haklısın, çünkü seni tekrar gördüğümden beri, seni düşünmeden duramıyorum. | Open Subtitles | يا (سام) , كنت محق بأخذك أمر تقييدي ضدي لأني منذُ أن رأيتك مجدداً لا يمكنني التوقف عن التفكير بك |
Herif uzaklaştırma emri olan bir sapıktı ve bir de kadın öldü. | Open Subtitles | وكان مطارد مع أمر تقييدي ، وتوفيت المرأة. |
Aradı, eve geldi. uzaklaştırma emri çıkarmak zorunda kaldık! | Open Subtitles | إتّصل بها، وجاء إلى الشقة كان علينا الحصول على أمر تقييدي |
Brandon'a çıkarttığımız yasaklama emrini Fost ve Found'un web sitesine göndermiş. | Open Subtitles | لقد أبلغت عن أمر تقييدي (بأننا حذفنا (براندون (من موقع (فوست آند فاوند |
Keith'in ona karşı çıkarttığı uzaklaştırma emrini çiğnediği için tutuklanmış. | Open Subtitles | لقد اُعتقلت من قبل بسبب انتهاكها أمر تقييدي أقامه (كيث) ضدها. |