Bu, dünya çapında çok yaygın, fakat biz aşk için yaratıldık. | TED | إنه أمر شائع جداً في جميع أنحاء العالم ولكن خلقنا لنحب. |
Hastaya yakın kişilerinde de kederin beş safhasını yaşaması yaygın olarak görülür. | Open Subtitles | أجل، أمر شائع أن يمر الأشخاص المقربون من المريض بمراحل الحزن الخمسه |
Tabii ki bu biraz komik ama ciddiyete geri dönersek, intihar fikri beyin travması yaşanan durumlarda çok yaygın. | TED | بالطبع من المفترض أن يكون مضحكا، ولكن بكل جدية، التفكير في الانتحار هو أمر شائع جدا مع إصابات المخ الناجمة عن صدمات. |
1.2 saniye yankı süresine sahip bir sınıf, ki oldukça sık görülür, sesler genellikle şöyledir. | TED | وفي فصل ذي زمن ارتدادي من 1.2 ثانية، وهو أمر شائع جداً، وهذا ما يُسمع. |
Şey, manyak popüler bişey ve tanıdığım bütün ibneler yapıyor. | Open Subtitles | إن ذلك أمر شائع جداً وجميع الفتيان الشاذيين يقومون بذلك |
Yaşadığımız yerde, karavanların patlaması, sık rastlanan bir durumdu, ama bu seferki özeldi, çünkü içinde ünlü bir insanla patlamıştı. | Open Subtitles | انفجار المقطورات أمر شائع في مكان معيشتنا ولكن هذه المره كانت مميزة, 'لان شخص مشهور مات فيها. |
Üstelik takıntılı bir kontrol merakı büyük kardeşler arasında oldukça yaygındır. | Open Subtitles | و الوسواس في حاجة للسيطرة هو في الواقع أمر شائع جدا في الأشقاء الأكبر سنا |
Yeni evli çiftlerde cinsel sorunlar gayet olağan bir şeydir. | Open Subtitles | صعوبة الجنس بين أشخاص حديثي الزواج أمر شائع |
Şu yaygın olan bir görüşten gerçekten hiç ama hiç hoşlanmam O görüş de şudur; Biz vatandaşlar, doğal olarak kayıtsızızdır, sorumluluktan kaçınırız | TED | ثمة أمر شائع أمقته حقًا وهو أننا بطبيعتنا كمواطنين لا نبالي لدرجة أننا نتهرب من الالتزام |
Çünkü insan kaçakçılığı, çoğumuzun düşündüğünden daha yaygın, çok daha karmaşık ve bize yakın. | TED | لأن الاتجار بالبشر أمر شائع و أكثر تعقيدا و أقرب إلينا أكثر ممّا يظن بعضنا. |
Choking sporda oldukça yaygın, çünkü performans genellikle yoğun bir baskı altında gerçekleşiyor ve önemli anlara bağlı oluyor. | TED | الاختناق أمر شائع في الرياضة، حيث يتم الانجاز عادةً تحت الضغظ الشديد ويعتمد على لحظات مهمة. |
Ettiğim sohbetlerden ve yaptığım araştırmalardan yola çıkarak sıkı çalışmaya rağmen bu kesatlığın oldukça yaygın olduğunu fark ettim. | TED | إن الجمود بالرغم من العمل الجاد، تبين أنه أمر شائع للغاية. |
Yaratıcı insanlar arasında ağır çekimde çoklu görev yaygın bir şey. | TED | تعدد المهام البطيء أمر شائع بين المبدعين في كل مكان. |
Ama bu önlemlere rağmen, ortadan kaybolan bu negatif sonuç veren çalışmaların neden olduğu sorunlar hala mevcut. Hatta o denli yaygın ki, kanıta dayalı tıp uygulamalarına ciddi zarar veriyor. | TED | لكن مشكلة النتائج السلبية الضائعة في الحدث هي أمر شائع، في الواقع هي أمر شائع كثيراً انها تدخل في صميم الطب القائم على الأدلة |
Aslında, çokta yaygın bir durumdur, ama gelişmemiş ceninlerde. | Open Subtitles | في الواقع انه أمر شائع كثيرا لجنين مجهض |
Kurban törenlerinde kurbanın kalbinin çıkarılması yaygın bir şeydir. | Open Subtitles | انه أمر شائع أن يتم انتزاع قلب الضحيه |
Aslında çok yaygın. | Open Subtitles | في الواقع إنّه أمر شائع تماماً. |
Ne yazık ki deneklerimiz arasında oldukça yaygın bir durum bu. | Open Subtitles | و هذا أمر شائع بين رعايانا، للأسف |
Son derece yaygın ve tamamen normaldir. | Open Subtitles | إنّه أمر شائع بشكل كبير وطبيعي تماماً. |
Ben olmadığım bir kişiyim hissi ya da insanların böyle düşünmesi aslında oldukça sık gerçekleşiyor. | TED | الآن، الشعور وكأني لست ما أنا عليه أو اعتقاد الناس ذلك هو أمر شائع الحدوث. |
Şey, manyak popüler bişey ve tanıdığım bütün ibneler yapıyor. | Open Subtitles | إن ذلك أمر شائع جداً وجميع الفتيان الشاذيين يقومون بذلك |
Kardeşler arası çekişme sık rastlanan ve gerekli bir zorunluluktur. | Open Subtitles | -بالضبط . تنافس الأشقاء أمر شائع واجتماعيّ ضروريّ أساسي. |
Keder anında hafıza kaybı oldukça yaygındır. | Open Subtitles | فقدان الذاكرة من الحزن أمر شائع |
Araştırmacılar ile ürün takımı arasında anlaşmazlıkların olması olağan bir şeydir. | Open Subtitles | حسناً، الخلافات بين الباحثين وفريق المُنتجات أمر شائع. |