Ama seninle geçirdiğim her günde, sende sevdiğim küçük şeyler buldum. | Open Subtitles | لكن مع كل يوم أمضيته معك وجدت أمور صغيرة أحببتها بك |
Bu geçirdiğim en kötü zaman! Umarım sizi bir daha asla görmem. | Open Subtitles | هذا أسوأ وقت أمضيته أتمنى ألا أراك مرة أخرى اطلاقا |
Burada geçirdiğim zamanı tek kelimeyle tanımlamak istesem "tuhaf" derdim. | Open Subtitles | تعرف إذا أمكنني أن أصف الوقت الذي أمضيته هنا بكلمة واحدة لقلت غريب |
Umarım, bizimle geçirdiğin zamanı ve yaptığın işi nasıl beğendiğimi biliyorsundur. | Open Subtitles | .. كم أقدّر لك الوقت الذي أمضيته معنا والعمل الذي قمت به |
Orada geçirdiğin zamandan hiç bahsetmedin. | Open Subtitles | أنت لا تتحدثين أبدا بشأن الوقت الذي أمضيته هناك |
22 Nisan 2005'te imzalamıştınız. | Open Subtitles | أمضيته يوم 22 أبريل 2005 |
Madem bu kadar kibirlisin,bana sana harcadığım şeyi geri ver.İki gece. | Open Subtitles | إن كنت متكبر لهذه الدرجة فأعد إلي إذاً ما أمضيته معك |
Seninle geçirdiğim zaman, tekrar hissetmemi sağladı. | Open Subtitles | والوقت الذي أمضيته معك جعلني أشعر مجدداً |
Seninle geçirdiğim bu vakit esnasında düşünmeye, karar vermeye zamanım olmadı. | Open Subtitles | خلال هذا الوقت الذي أمضيته معك, لم أكن مضطراً إلى التفكير أو الاختيار. |
Suda geçirdiğim en güzel gündü. | Open Subtitles | هذا أفضل يوم أمضيته في المياه على الإطلاق. |
Kuzey baharı; karın erimesini beklermişçesine ileri salınan yaprakların benimse boşlukta ve değersiz bir halet-i ruhiyede geçirdiğim bir dönem oldu. | Open Subtitles | ، ربيع البلاد الشمالية عندما تنطلق أوراق النبات بالظهور كما لو انها كانت تنتظر ذوبان الثلج كان الوقت الذي أمضيته بلا جدوى في حالة عقلية قاحلة |
Bu görevde geçirdiğim zaman tatmin edici bir zaman oldu. | Open Subtitles | "الوقت الذي أمضيته في هذا الدير كان وقتًا مثمرًا" |
"Bir yaz mevsiminde daha hayattaydım." "Yazı seninle geçirdiğim için mutluyum." | Open Subtitles | "عُدت حيًّا من جديد لصيف، ويسعدني أنّي أمضيته معك" |
çok satan bir kitap.) (Gülüşmeler) Al Dunlap ile geçirdiğim gün, bana bir şeyler olduğunu fark ettim. | TED | (ضحك) لكنني لاحظت شيئا حدث لي في اليوم الذي أمضيته مع آل دونلاب. |
Thornfield'de geçirdiğim günler hayatımın en güzel günleriydi. | Open Subtitles | الوقت الذي أمضيته هنا في (ثورنفيلد) هي أجمل الأوقات التي أمضيتها في حياتي |
April ile geçirdiğim zaman oldukça eğiticiydi. | Open Subtitles | الوقت الذي أمضيته مع (آبريل) كان مثقِّفًا للغاية |
Onsuz geçirdiğin her an için, | Open Subtitles | لكل الوقت الذي أمضيته دونها |
Tıpkı senin Marcel ile geçirdiğin birlikteliği saklayan sır gibi. | Open Subtitles | مثل سرّك، حيث الوقت الذي أمضيته مع (مارسِل). |
Hannibal ile tülün ardında geçirdiğin tüm süre boyunca çoktan bir hastayı öldürmüşsün bile. | Open Subtitles | كل ذلك الوقت الذي أمضيته برفقة (هانيبال) من وراء الحجاب أنت قتلت بالفعل أحد مرضاك |
22 Nisan 2005'te imzalamıştınız. | Open Subtitles | أمضيته يوم 22 أبريل 2005 |
Aslında o koleksiyonun parçalarını bulmak için 10 yılın üzerinde harcadığım zamanı düşünürsek bizim koleksiyonumuz deme hakkına sahibim. | Open Subtitles | أتعرف ماذا؟ أظن بأنني في مكان يسمح لي أن أقول مجموعتنا نظرا للوقت الذي أمضيته عشر سنوات |