Bu akşam bu ameliyatı yapabilseydim, tedavi için bir umudum olurdu. | Open Subtitles | لو كان بمقدوري القيام بالعملية الليلة لكان هنالك أمل في العلاج ,لكن الآن |
Yaşamaya yönelik aslında umudum kalmadı. | Open Subtitles | .ليس لدي أي أمل في البقاء على قيد الحياة |
Pakistan'daki Hindular için umut kalmayacak. | Open Subtitles | لن يكون هناك أمل في الهندوس الموجودين في باكستان |
Yani bir ödül için umut yok, ha? | Open Subtitles | هو الشي الصحيح الذي يجب أن يفعله إذاً لا أمل في المكافأة |
Evlilik ya da çocuk için bir umudu yok ve tamamen toplumdan dışlanmış. | TED | لم يكن لديها أي أمل في الزواج أو الإنجاب وقد تم نَبْذُهَا بالكامل. |
Yani soru şu; muhtemelen birçok can kurtaracak böyle bir düzeneğin kabul görmesi konusunda hiç ümit var mı? | TED | لذا فإن السؤال هو ، هل هناك أي أمل في تبني شيئا من هذا القبيل ، الأمر الذي يفترض به حفظ الكثير من الأرواح؟ |
Bir yazar oldum ve kendimi büyülü bir hikayenin ortasında buldum: Sözde Üçüncü Dünya'da umudun uyanışı. | TED | أصبحت كاتبًا ووجدت نفسي وسط قصة سحرية: صحوه أمل في معظم أنحاء ما يسمى بالعالم الثالث. |
Bu askerleri yenmek için umudumuz yok. | Open Subtitles | ليس لدينا أمل في التغلب على هؤلاء الجنود |
Dünya için hiç bir umut kalmadığını düşündüğünü biliyorum. Ama bir umut var. | Open Subtitles | أعرف أنك تظن أنه لا يوجد أمل في العالم لكن هنالك أمل |
Claypool önüne geçemeyeceğimiz şekilde açığa çıktı. | Open Subtitles | كلايبول إنكشف بدون أمل في الإصلاح |
Eğer Başkan olarak kalacağım hakkında en ufak bir umudum varsa ve bunun gömülü kalması gerek ise, o mezarı koruması için güvenebileceğim tek bir adam var. | Open Subtitles | إن كان لدي أي أمل في أن أظل الرئيس فيجب أن يبقى السر مدفونًا ولا يوجد سوى رجل واحد أثق به لحراسة ذلك القبر |
Sizinle tanışmadan önce geleceğime dair hiç umudum yoktu. | Open Subtitles | قبل أن التقي بك لم يكن لدي أية أمل في مستقبلي |
Eğer bana briç koçumun tek söylediği "yeterli" olduğum olsaydı, daha fazla gelişme gösterebilme umudum hiç olmazdı. | TED | لو كان جل ما تقوله لي مدربتي للعب الورق في كل حين أني كنت "مُرْضٍ" لما كان لدي أمل في أن أتحسن يوما. |
Örümcek Adam olmasa bu şehir için umut kalmazdı. | Open Subtitles | أظن بدون "سابيدرمان"، لن يكون هُناك أمل في المدينة. |
Çünkü ancak o zaman birşifa için umut doğuyor. | Open Subtitles | لأنه حينها فقط يكون هناك أمل في علاج |
Gelecek için umut Yok Sığınmacıların intihar oranı %6.3 | Open Subtitles | "{\pos(190,230)}"لا يوجد أيَّ أمل في المستقبل "{\pos(190,230)}"%معدّل إنتحار اللاجئين الشمال 16.3 |
Bu kötü zamanlarda eğer bir çağrı umudu varsa, o budur. | TED | إن كان هناك أمل في استجماع القوى في هذه الساعة المشؤومة، فهي هذه. |
Bir çocuk var; gelecekten hiç umudu yok, ama çaresizce daha iyi bir hayat istiyor. | TED | يوجد هناك طفل ليس لديه أمل في المستقبل ولكنه بحاجة ماسة ليعيش حياة أفضل. |
Bu şekilde Kristen'in ameliyatın kritik noktalarına müdahale etme umudu yok. | TED | كريستين ليس لديها أمل في الأقتراب من تلك الأعصاب خلال هذه المناوبة. |
Eğer hayatta kalması için bir ümit varsa, burada olması sokaklarda olmasından iyidir. | Open Subtitles | لقد ترعرع و هو يلعب على أرضنا إذا كان لديه أي أمل في النجاة |
Oh, sen delisin, kaçabilme umudun olmamalı Polise hemen haber vermeliyim! | Open Subtitles | أنت مجنون ، لن يحدوك أمل في الهروب سأخبر الشرطة في الحال |
Seelie'ler taraf değiştirirse, Valentine'ı yenmek için umudumuz kalmaz. | Open Subtitles | إذا كان (سيليس) سوف يتغير الى الجانب الاخر ليس لدينا أي أمل في هزيمة فلانتين يجب أن يكون هناك شيء يمكننا القيام به |
Hayatta kalmak için hiç bir umut yok. | Open Subtitles | - ولا أمل في وجود ناجين - |
Claypool önüne geçemeyeceğimiz şekilde açığa çıktı. | Open Subtitles | كلايبول إنكشف بدون أمل في الإصلاح |