Kendini Dünya'yı omuzlarında taşımak zorunda hissediyorsun ve bu asilce. | Open Subtitles | أنت تشعر بالحاجة لحمل العالم على كتفيك وذلك أمر نبيل |
Yine karşılaştık. Biraz sıcak hissediyorsun, değil mi? | Open Subtitles | .إلتقينا مجدداً أنت تشعر بالحر, أليس كذلك؟ |
Devrimi hissediyorsun ama asla sorumluluk almıyorsun. | Open Subtitles | أنت تشعر أن الثورة تنمو لكنك لاتلام عليها |
Omuriliğinde yukarı doğru sürünen dualarımı hissediyor musun? | Open Subtitles | أنت تشعر بغرابة اعلى عمودك الفقري يا ابني العزيز |
Şu an hissettiğin acı en kötüsü değil. | Open Subtitles | الأذى الذي أنت تشعر به الآن ليس الألم الأسوأ |
Oyunun bir parçası gibi hissediyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت تشعر أنك جزء من مباراة البيسبول هذه أليس كذلك؟ |
Uyuşturucuyu nötralize eden ilacın yan etkilerini hissediyorsun. | Open Subtitles | أنت تشعر بالأعراض الجانبية للعامل المـُعادل داخل جسدك |
Son günlerde kendini bu konuda çaresiz mi hissediyorsun? Boşuna kafamın içine girmeye çalışma. | Open Subtitles | أنت تشعر أنك يئست من محاولة البقاء مهم مؤخراً |
Hayır, şimdi kendini suçlu hissediyorsun. Hâlâ korkuyorsun. | Open Subtitles | لا ، الأن أنت تشعر بأنك مذنب وما زلت خائف |
Kendini eksik hissediyorsun çünkü onda Hırs, Olgunluk, Racon, Organizasyon kabiliyeti ve Zenginlik var. | Open Subtitles | أنت تشعر بالنقص لأن لديه الكثير من الوضوح, والإنتظام,السحر والذكاء, |
Ürkütücü olduğunu hissediyorsun. - Ürkütücü, dostum. | Open Subtitles | أعرف ما الذي تشعر به، أنت تشعر أنه أمر مرعب |
Perişan durumdayım. Değersizim. Sen de öyle hissediyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنا بائس ، بلا فائدة أنت تشعر بهذا، أليس كذلك ؟ |
Bu yüzden kötü hissetmiyorsun. Söyledikten sonra çekip gitmeme izin verdiğin için kötü hissediyorsun. | Open Subtitles | هذا ليس سبب شعورك بالسوء ، أنت تشعر بالسوء لأنك بعد أن قلتها تركتني أبتعد |
Biliyorum şu anda kendin için kötü hissediyorsun. | Open Subtitles | أعرف ذلك أنت تشعر بالسوء تجاه نفسك الآن. |
Bunu zorunda olduğunu düşündüğün için söylüyorsun, bir de kapana kısılmış hissediyorsun. | Open Subtitles | أنت تقول هذه الأشياء فقط لأنك تشعر بأنك ملزم والآن أنت تشعر بأنك محاصر |
Ya da bir şeyler teklif edildiği için kendini üzgün hissediyorsun. | Open Subtitles | أنت تشعر بالأسى على نفسك لأنهم عرضوا عليك شيئًا |
Kendine saygısızlık edilmiş gibi hissediyorsun ancak buraya gelmiş olmam gerçeği bile bunun tersini ispatlar nitelikte. | Open Subtitles | أنت تشعر بعدم الإحترام لكن حقيقة أنني أتيت إلى هنا تثبت أن العكس هو الصحيح |
Cara duygusal olarak sana bağlı. Hissettiklerini hissediyor. | Open Subtitles | كارا عاطفياً متصلة بك تشعر كل ما أنت تشعر به |
Ah, şimdi kendini daha iyi hissediyor musun Fisher? | Open Subtitles | آه، أنت تشعر شعور جيد الآن يا فيشر. |
Dr. Green, daha iyi hissediyor musunuz? | Open Subtitles | الدكتور الأخضر، هل أنت تشعر بتحسن؟ |
Şuan hissettiğin acı en kötüsü değil. | Open Subtitles | الأذى الذي أنت تشعر به الآن ليس الألم الأسوأ |
Şimdi hissettiğin bu asla gitmeyecek. | Open Subtitles | وهذا الشيء إن أنت تشعر الآن ، فانه لن يذهب بعيدا. |