Bu kadar kolay yırttığın için şanslısın. Eğer ben olsaydım, hapse girerdin. | Open Subtitles | أنت محظوظ أن تركك بسهولة لو كان الامر معي لكنت في السجن |
Hala 1.5 dolara bir şeyler veren bir yer olduğu için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أن ما زال هناك مكان يخدم بدولار ونصف |
Bu duygu makinesinin duyguları olmadığı için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أن آلة المشاعر هذه لا تمتلك مشاعر |
Bir şey olmadan önce AJ onları bulduğu için çok şanslıyız. | Open Subtitles | أنت محظوظ أن آي جاي وجدها قبل أن يحصل شيء آخر |
Newman o mektubu postalayamadığı için çok şanslıyız. | Open Subtitles | أنت محظوظ أن (نيومان) لم يرسل تلك الرسالة |
Eviniz sadece gençler yurdu olduğu için şanslısınız. Evini kuru temizlemeye çeviren bir aile vardı. | Open Subtitles | أنت محظوظ أن هذا سكن شباب فحسب، إحدى الأسر افتتحت متجر تنظيف جاف |
Bu senin payın. Bu kadarını alabildiğin için şanslısın. | Open Subtitles | هذا نصيبك أنت محظوظ أن تحصل على هذا |
Theresa'nın telgrafını götüreceğin için şanslısın. | Open Subtitles | وكهنة، فحتمـاً ستموت على أعتابهـم "أنت محظوظ أن تحصل على برقية "كرامدي |
Unutma, iyi bir arkadaşın olduğu için şanslısın. | Open Subtitles | تذكّر، أنت محظوظ أن لديك... صديقًا وفيًّا |
Baban seni duymadığı için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أن والدك لم يسمعك |
Belboy sana bir kez vurduğu için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أن الحاجب ضربك |
Elini koparmadığım için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أن يدك معك |
Seninkiler annene çektiği için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أن يكون لديك جدتك. |
O adiler düzgün ateş edemekleri için şanslısınız. | Open Subtitles | أنت محظوظ أن الأوغاد لم يستطيعوا أن يطلقوا الرصاص مباشرة. |
Sahilde sizi buldukları için çok şanslısınız Bay Palmer başından beri yanınızdaydı. | Open Subtitles | أنت محظوظ أن هناك من وجدك على الشاطيء. السيد (بالمر) كان معك طوال الوقت. |