Ve seninle benim aynı tarafta olduğumuzu anlayacağın günü bekleyemem. | Open Subtitles | وأتوق إلى اليوم الذي ستدرك فيه أننا في نفس الجانب، |
Bunda beraber olduğumuzu ve burada yalnız başıma durmadığımı bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن أعرف أننا في هذا معاً ولن أقف هنا وحدي |
Yakında iş gününde olduğumuzu ve polis merkezinde olduğumuzu anlayacaksın. | Open Subtitles | عاجلا ستستنتج أننا في النهار واننا نقف في قسم شرطة |
Edinburgh'da olduğumuza göre, Arthur Conan Doyle'un büyük bir hayranı olduğumu ifade edeyim. | TED | وبما أننا في إدنبرة, فأريد أن أقول بأنني من أشد المعجبين بكونان دويل. |
Milise geldiğimizi haber veriyor! | Open Subtitles | إشارة إلى المقاومة الشعبية أننا في الطريق |
Ama birleşimde olduğumuzdan sana masraf almayacağım. | Open Subtitles | لكن بما أننا في التعاونية فالخدمة مجانية |
Yaşamak için savaşmakta olduğumuzun farkındaydık çünkü sessizlik ölüme eş değerdi. Ama bir şeyler yaptık ve bunu değiştirmeyi başardık. | TED | لقد أدركنا أننا في معركة لإنقاذ أنفسنا لأن الصمت كان يعني الموت، ولكننا تغيرنا، وجعلنا الأمور تحدث. |
Güleceğinizi biliyorum ama çaresiz bir durumda olduğumuzu unutmayın ve bana kulak verin. | Open Subtitles | ، وأعلم أنكم ستضحكون عليُ لكن تذكروا أننا في وضع يائس لكي تسمعونيّ |
Ama zaman en acımasız yargıç, bize aşık olduğumuzu düşündürüyor. | TED | لكن الوقت هو الحاكم القاسي، جعلنا نعتقد أننا في حالة حب. |
Çadırlarımızdan bir ısırık alıp, yemeklerimizle çekip gittiler. Besin zincirinin en altında olduğumuzu ve buranın bizim değil, onların mekânı olduğunu açık şekilde bize söylediler. | TED | ولقد أخذت طعامنا وأجزاءً من خيمتنا، لتتركنا ندرك أننا في آخر السلسلة الغذائية وأن هذا كان مكانهم، وليس مكاننا. |
Cambrien patlamasında hayat bataklıklardan meydana geldi (oluştu), karmaşa su yüzüne çıktı, ve elimizdeki bilgilere göre nerdeyse yarı yolda olduğumuzu söyleyebiliriz. | TED | فالحياة، في انفجار الطبقة الزمنية الكمبري، انبثقت من المستنقعات وتزايد التعقيد ومن هنا نعرف أننا في منتصف الطريق. |
Ailemde bu konuda şanslı olduğumuzu düşünüyorum, çünkü tasarımı tersten öğrendik. | TED | وأعتقد أننا في عائلتنا كنا محظوظين للغاية. لأن تعلمنا عن التصميم الى الخلف. |
Böylece bunun hepsi beni yönlendirmeye başlar bahsettiğim durumda olduğumuzu düşünmek için hayali kozmopolitlik gibi. | TED | إذن كل هذا أخذ في توجيهي للتفكير أننا في حالة أنا أطلق عليها الكونية المتخيلة. |
Ben ona balayında olduğumuzu söylüyorum, sen ise Winston Churchill kitabını gösteriyorsun. | Open Subtitles | أخبرته أننا في شهر العسل وتقوم أنت بسحب كتاب وينستن تشرشل |
Ona gecikmiş balayında olduğumuzu söylemeliydin. | Open Subtitles | كان يجب أن تخبريه أننا في آخر أيام شهر العسل |
Artık güvenli bir tesiste olduğumuza göre yedeğini alsak iyi olacak. | Open Subtitles | يجدر بنا أن نصنع نسخة إحتياطية بما أننا في منشأة آمنة. |
Adamlarla konuşmaya başladık Ve onları Korunmuş Alanın içinde olduğumuza ikna etmeye çalıştık. | TED | من أجل هذا تحدثنا معهم , وقمنا بأقناعهم أننا في منطقة محمية . |
Gerçek bir üniversite partisinde olduğumuza inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق أننا في حفلة الكلية الحقيقي. |
Tomografiye telefon edip geldiğimizi haber verin. | Open Subtitles | اتصل بغرفة الأشعة المقطعية. أخبرهم أننا في طريقنا للأعلى. |
Bitiş noktasına geldiğimizi ve Ickey dansı yaptığımızı... | Open Subtitles | لن أقول أننا في منطقة الإنجاز نقوم بالرقص, لكننا بالتأكيد في منظقة الخطر |
Doğru zamanda doğru yerde olduğumuzdan emin değilim. | Open Subtitles | أنا لستُ واثقاً مِن أننا في المكان الصحيح و التوقيت الصحيح. |
Savaşın ortasında olduğumuzun farkındayım ama en azından onurumuzu koruyabilir miyiz? | Open Subtitles | أعي أننا في خضم حرب، لكن أنعجز عن الحفاظ على شرفنا ؟ |