Dil bilimciler aslında göstermiştir ki gözlenmeyen bir şekilde rahat konuşma yaparken 7 ile 10 kelimelik paketler hâlinde konuşmaya eğilimliyiz. | TED | وقد أظهر اللغويين أنه عندما نتحدث طبيعياً بدون رقابة غالباً نميل إلى الكلام في مجموعات مكونة من سبعة إلى 10 كلمات |
Görünen o ki geçen gece eve geldiğinde merdivenden düşmüş. | Open Subtitles | يبدو أنه عندما وصل تلك الليلة سقط من على الدرج |
Hepimizin bildiği gibi, grup içerisinde karar verdiğimizde işler her zaman yolunda gitmiyor. | TED | ونعلم جميعا أنه عندما نتخذ القرارات بشكل جماعي، فإنها لا تكون دائما صائبة. |
Burada zaman geçiriyorum çünkü bir yıllık bir izin almaya ve o zamanı çocuğumuzla geçirip sonra döndüğümde kariyerimin beni bekliyor olması gibi... | Open Subtitles | أنا اقضي وقتي هنا لأنني لا أتمتع بالقدرة على أخذ عام اجازة لقضائه مع ابننا و أعلم أنه عندما اعود ساجد وظيفتي تنتظرني |
Bu sana yardıma ihtiyacın olduğunda insanların seni kurtarmak için geleceğini gösterdi. | Open Subtitles | يبيّن لك الأمر ، أنه عندما تحتاج إليه الناس سوف تهبّ للمساعدة |
Tercihlerimizle ilgili endişemiz olduğunda bazen kolaylıkla tercih gücümüzü teperiz | TED | والحال أنه عندما نقلق كثيرًا حيال خياراتنا نضيع قوة الخيار خاصتنا بكل سهولة |
Ama şunun garantisini verebilirim: eğer tercih bana kalırsa, seni seçerim. | Open Subtitles | لكن يمكنني أن أضمن لك أنه عندما يكون قراري، سأختارك دائماً |
Ve gıdıklama çalışmasına dayanarak bir tez öne sürdük, buna göre bir çocuk diğerine vurduğunda, hareket emrini üretiyorlar. | TED | ونحن نفترض استنادا إلى دراسة الدغدغة أنه عندما يضرب طفل الآخر، فهم يولّدون أمر الحركة. |
- New York'a gittiğinde, haklarını kaybettin. | Open Subtitles | دعونا لا ننسى أنه عندما ذهبت إلى نيويورك، |
Anlamalısınız ki, Bronswille'den 200 genç Harvard'ı ziyaret ettiğinde, şimdi anladılar ki, tercihlerindeki bir üniversite gerçek bir ihtimaldi. | TED | يجب عليكم أن تُدركوا أنه عندما زار 200 شخص من برانزفيل ،هارفرد فَهِمُوا الآن بأن جامعة من اختيارهم ،احتمال حقيقي. |
Biri demiş ki, bir kapı kapandığında başka bir pencere açılır. | Open Subtitles | قال أحدهم مرة أنه عندما تضيع إحدى الفرص يأتي غيرها كثير |
Ama ikimiz de biliyoruz ki zamanı gelince en iyi şeyi yapacaksın. | Open Subtitles | لكن كلانا نعرف أنه عندما يحين الوقت أنت ستفعل ما تراه أفضل |
Derler ki, "Bir Tacik bir kadınla seks yapmak istediğinde..." | Open Subtitles | حسنا، يقولون أنه عندما يريد طادجيكي إقامة علاقة مع إمرأة |
Ve sen bana birisine değer verdiğin zaman onu herşeyden önce tutarsın demiştin. | Open Subtitles | و أنت أخبرتني أنه عندما أهتم لشخص ما، علي أن أضع مصلحته أولا |
Her zaman bu an geldiğinde bir sürü insanın geleceğini sanıyordum. | Open Subtitles | لقد ظننت أنه عندما كان عليهم أن يفعلوها ستكونو محاطين بالأشخاص |
Ondan sonra, ne zaman birşey yapmak için şansım olursa kullanacağıma söz verdim. | Open Subtitles | لذا بعد ذلك، أدليت بالتزام أنه عندما تتيح لي الفرصة لفعل شيء سأفعله. |
Ama görünen o ki, işler dehşet verici, birazcık riskli ve zahmetli olduğunda var olduğunu bile bilmediğim bir ön yargıya eğildim. | TED | ولكن يبدو أنه عندما تتحول الأشياء لتصبح غير تقليدية ومزعجة وخطيرة بعض الشيء، أميل إلى التحيز الذي لم أكن أعرف أنني امتلكته. |
hakkındaki düşüncelerimi etkiliyor. İnsanların mevzubahis temel problemleri olduğunda, birçoğu için vermenin bir seçenek olmadığını öğrendim. | TED | تعلمت أنه عندما يكون للناس مسألة رئيسية على المحك، فبالنسبة لمعظمهم، الاستسلام ليس خيارًا. |
Seni temin ederim ki, eğer çözümü bulurlarsa, satacak ilk kişi sen olacaksın. | Open Subtitles | و أنا متأكد أنه عندما يجدن العلاج له ستكزن أول من يبيعه لي |
Hepimizin bildiği gibi eğer bir denklemin varsa, diğer ikisini bilerek, bir değişkeni bulabilirsin. | TED | و جميعنا نعلم أنه عندما يكون لدينا معادلة واحدة، يمكنكم حل أحد المتغيرات بمعرفة المتغيرين الآخرين. |
Her şeyden önemlisi, inanıyorum ki, sağlık sistemimizi değerlendirdiğimizde, sistemin eskiden nasıl olduğuna göre değil, bizim nasıl olmasını seçtiğimize göre olacak. | TED | والأهم من ذلك كله، أعتقد أنه عندما نقيس الرعاية الصحية، سيكون، ليس من خلال النظام الكائن، بل بما اخترناه أن يكون. |
Aaron, oraya gittiğinde ve arıza güvenlikli makineyi çalışır bulduğunda... onun ne olduğunu tam anlamıyla... bildiğini söyledi. | Open Subtitles | سيفسر آرون أنه عندما ذهب هناك ووجد آلة الفشل هناك علم تماماً ما تكون |
Bütün bildiğim o seken bir kurşun... ve bir erkeğe isabet ettiğinde onun sen olmayacağından emin olmalıyım. | Open Subtitles | كل الذي أعرفه أنها رصاصه منطلقه وينبغي عليّ أن أكون متأكده فحسب أنه عندما تضرب رجلاً، لايكون أنت |