Bu geceki toplantıda hepimizin aynı tarafta olduğundan emin olmak istedim. | Open Subtitles | أريد أن أحرص على أن تكون نوايانا واحدة في إجتماع الليلة. |
Çok uzun sürmesin. Açılış için hazır olduğumuzdan emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | لكن يجب ألا نطيل البقاء أريد أن أحرص على أننا جاهزين |
Harika. Şimdi yanınıza geleceğim, ve başlamadan önce, bunu çok ciddi bir ortamda yaptığımızdan emin olmak istiyorum. | TED | والآن سأقترب منك وقبل أن نبدأ أريد أن أحرص على أن نقوم بذلك بشكل جاد للغاية. |
Benim işim de, bunların senin görevin olmasını sağlamak. Tamam. | Open Subtitles | ووظيفتي أن أحرص على قيامكِ بهذه الأمور فقط |
Kontratımızın yenilenmesini sağlamak istiyorum sadece. | Open Subtitles | أريـد فقـط أن أحرص على أن تتجدد رخصـة مدرستنـا للتدريس |
Benim işim onun orada kalmasını sağlamak. | Open Subtitles | إنّما واجبي أن أحرص على بقائها فيه |
Sadece konuşma için notları aldığından emin olmak istedim. | Open Subtitles | أردت أن أحرص على انك وصلتك الملاحظات على الخطاب |
İçeri zorla giren kişinin bir daha gelmeyeceğinden emin olmak istedim. | Open Subtitles | أردتُ فقط أن أحرص على أن يبقى كائناً من اقتحم منزلك بعيداً |
Kızın kurtulacağından emin olmak zorundayım. Beni anlıyor musun? | Open Subtitles | لذلك يجب أن أحرص على أن تخرج من هذه الأزمة بأمان أتفهمني ؟ |
Ben sadece ikimizin birbirimize tamamen açık olduğundan emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط أن أحرص على أن نكون صريحان مع بعضنا |
Benim önceliğim bu nefes borusunun büyüdüğünden emin olmak. | Open Subtitles | أهم أولوياتي الآن ، أن أحرص على نمو الرغامي |
Sizin içerden olduğunuzdan emin olmak benim için bir zevk. | Open Subtitles | لكنني وددت أن أحرص على أن تبقي في الداخل |
Onu buraya getirmekle büyük bir tehlikeye atıldım. Bu tehlikenin başıma bela açmayacağına emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | لقد خاطرتُ بإحضاره إلى هُنا، وأُريدُ فقط أن أحرص على ألّا ينقلب الأمر عليّ. |
Çıkışının olmadığını bildiğine emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط بحاجة أن أحرص على إنّك كنت تخوض ذلك. |
Eve gitmesini söyledim. Gittiğinden emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أخبرته أن يذهب إلى المنزل أريد أن أحرص على أنه فعل |
Benim görevim de uzağa gitmemelerini sağlamak. | Open Subtitles | وواجبي أن أحرص على ألاّ يضلّوا |
Fakat benim işim de hastanede işlerin yürümesini sağlamak. | Open Subtitles | لكن شأني ... هو أن أحرص على سير عمل هذه المُستشفى. |
Benim işim Garrett'ın istediğini almasını sağlamak. | Open Subtitles | إن وظيفتي هي أن أحرص على حصول (جاريت) على ما يريد. |