"أن أحرص على" - Traduction Arabe en Turc

    • emin olmak
        
    • sağlamak
        
    Bu geceki toplantıda hepimizin aynı tarafta olduğundan emin olmak istedim. Open Subtitles أريد أن أحرص على أن تكون نوايانا واحدة في إجتماع الليلة.
    Çok uzun sürmesin. Açılış için hazır olduğumuzdan emin olmak istiyorum. Open Subtitles لكن يجب ألا نطيل البقاء أريد أن أحرص على أننا جاهزين
    Harika. Şimdi yanınıza geleceğim, ve başlamadan önce, bunu çok ciddi bir ortamda yaptığımızdan emin olmak istiyorum. TED والآن سأقترب منك وقبل أن نبدأ أريد أن أحرص على أن نقوم بذلك بشكل جاد للغاية.
    Benim işim de, bunların senin görevin olmasını sağlamak. Tamam. Open Subtitles ووظيفتي أن أحرص على قيامكِ بهذه الأمور فقط
    Kontratımızın yenilenmesini sağlamak istiyorum sadece. Open Subtitles أريـد فقـط أن أحرص على أن تتجدد رخصـة مدرستنـا للتدريس
    Benim işim onun orada kalmasını sağlamak. Open Subtitles إنّما واجبي أن أحرص على بقائها فيه
    Sadece konuşma için notları aldığından emin olmak istedim. Open Subtitles أردت أن أحرص على انك وصلتك الملاحظات على الخطاب
    İçeri zorla giren kişinin bir daha gelmeyeceğinden emin olmak istedim. Open Subtitles أردتُ فقط أن أحرص على أن يبقى كائناً من اقتحم منزلك بعيداً
    Kızın kurtulacağından emin olmak zorundayım. Beni anlıyor musun? Open Subtitles لذلك يجب أن أحرص على أن تخرج من هذه الأزمة بأمان أتفهمني ؟
    Ben sadece ikimizin birbirimize tamamen açık olduğundan emin olmak istiyorum. Open Subtitles أريد فقط أن أحرص على أن نكون صريحان مع بعضنا
    Benim önceliğim bu nefes borusunun büyüdüğünden emin olmak. Open Subtitles أهم أولوياتي الآن ، أن أحرص على نمو الرغامي
    Sizin içerden olduğunuzdan emin olmak benim için bir zevk. Open Subtitles لكنني وددت أن أحرص على أن تبقي في الداخل
    Onu buraya getirmekle büyük bir tehlikeye atıldım. Bu tehlikenin başıma bela açmayacağına emin olmak istiyorum. Open Subtitles لقد خاطرتُ بإحضاره إلى هُنا، وأُريدُ فقط أن أحرص على ألّا ينقلب الأمر عليّ.
    Çıkışının olmadığını bildiğine emin olmak istiyorum. Open Subtitles أنا فقط بحاجة أن أحرص على إنّك كنت تخوض ذلك.
    Eve gitmesini söyledim. Gittiğinden emin olmak istiyorum. Open Subtitles أخبرته أن يذهب إلى المنزل أريد أن أحرص على أنه فعل
    Benim görevim de uzağa gitmemelerini sağlamak. Open Subtitles وواجبي أن أحرص على ألاّ يضلّوا
    Fakat benim işim de hastanede işlerin yürümesini sağlamak. Open Subtitles لكن شأني ... هو أن أحرص على سير عمل هذه المُستشفى.
    Benim işim Garrett'ın istediğini almasını sağlamak. Open Subtitles إن وظيفتي هي أن أحرص على حصول (جاريت) على ما يريد.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus