ويكيبيديا

    "أن الشيء" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • şeyin
        
    • yapılabilecek tek şey
        
    Şey, bilirsin, şu an en önemli şeyin sağlığınız olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles حسناً ، أتعلم ، أعتقد أن الشيء الأهم الآن هو صحتكم
    Onun üzüleceği tek şeyin kötüce sarılmış bir esrar olduğunu sanmıştım. Open Subtitles اعتقدت أن الشيء الوحيد الذي أغضبه هي سيجارة ملفوفة بشكل سيء
    Ve son bir ipucu, bu da çok önemli: Önemli olan tek şeyin hayallerinizin kendisi olduğuna inanın. TED وهناك نصيحة أخرى و هي مهمة حقاً: و هي : آمن أن الشيء الوحيد الذي يهم هي الأحلام ذاتها.
    Fakat şimdi, onurlu olmak için yapılabilecek tek şey sabıkalı olmak. Open Subtitles الآن، أعتقد أن الشيء المشرف أن تكون مجرماً
    Bence yapılabilecek tek şey bizim burada kalıp onu uzağa göndermemiz, böylece kendi yaptığımız pisliği kendimiz temizleyebiliriz. Open Subtitles أظنّ أن الشيء الوحيد الذي علينا فعله هو إرسالها بعيدًا على حين نبقى ونتدبر الفوضى التي أضرمناها
    Ve o dönem zor zamanları atlatmak için ihtiyacımız olan tek şeyin bir milyon dolar olduğunu düşünmüştüm. TED وأعتقد أن الشيء الوحيد الذي كنّا نحتاجه في ذلك الوقت كان قرضا بمليون دولار يسمح لنا بتجاوز تلك الأوقات الصعبة.
    Yapabileceğimiz tek şeyin, kanıtlar toplayıp bunları dışarı çıkarmak olduğunu söylemişti. Open Subtitles لقد قال أن الشيء الوحيد الذي يمكننا القيام به هو القيام باخراج الدليل
    Doktorlar, hayatımı kurtarabilecek tek şeyin kemik iliği nakli olduğunu farkettiklerinde hastanede tedavi altındaydım. Open Subtitles كنت في المستشفي أتلقّي العلاج عندما أدرك الأطبّاء أن الشيء الوحيد الذي يمكن أن ينقذ حياتي
    Bu esrarengiz şeyin, kadın tavlamak için yapılan bir davranış olduğunu düşünmüştüm. Open Subtitles إعتقدت أن الشيء الغامض هو سبب كى تجذب المرأة
    Hallediyorum. Ancak şu kötü şeyin, kötü şey olmadığı ortaya çıktı. Open Subtitles بالفعل, ولكن إتضح أن الشيء الشرير لم يكن شريراً
    - Evet, bunca zaman bizi ayrı tutan şeyin seks olduğunu sanıyordum. Open Subtitles طوال هذا الوقت ظننت أن الشيء الذي كان يبقينا بعيدين كان أمر الجنس
    Dünyadaki en değerli şeyin... kütüphanede olmadığını unutma. Open Subtitles لكن عليك أن نتذكر شيئا واحدا فقط أن الشيء الأكثر قيمة في العالم ليس هنا في المكتبة
    Buna olabilir mi? Ve kaseti mahvedecek tek şeyin HCl buharı olduğunu bilmenize. Open Subtitles وبمعرفة أن الشيء الوحيد الذي يفسده الحمض الهيدروكلوريكي هو الشريط
    Bir çatışmanın ortasındaysanız, yapabileceğiniz en iyi şey, hiçbir şeyin işleri daha kötüleştirmemesini ummamaktır. Open Subtitles أعتقد أن الشيء الوحيد الذي عليك فعله عندما تكون وسط هذا هوأنتتمنىألا يحدث ما يزيد من سوء الأمور
    Pazarlamada en etkili şeyin bolluk olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles أجد أن الشيء الأكثر إثارة . حول أبحاث السوق هو التنوع
    Yani gördüğümüz o şeyin o insanları öldürdüğünü anlamak için bir diplomaya ihtiyacım yok. Open Subtitles لا أريد أدلة أخرى تثبت أن الشيء الّذي رأيناه هو نفسه الّذي قتل أولئك الناس
    Her zaman, güvenebileceğim tek şeyin, dürüstlüğün olduğunu düşünmüştüm. Open Subtitles تعرفين، دائماً كنت أظن أن الشيء الوحيد الذي يمكنني أن أعتمد عليك به هو الصراحة
    Bu tedavi pre-frontal lobotomi idi. Böylece karar verdiler-- yine önceden bunu bilmiyordum, Daha sonra öğrendim-- ki bu 43 yaşındaki adama yapılabilecek tek şey pre-frontal lobotomiymiş. TED عملية جراحية دقيقة فى الفص الجبهى للمخ. لذلك فقد قرروا -- لم أكن أعلم بهذا، مجددا، اكتشفت ذلك لاحقا -- أن الشيء الوحيد الذى يمكن فعله لهذا الرجل البالغ من العمر 43 عاما هو أن يخضع لهذه العملية عملية الفص الجبهى.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد