Bana doğru cevapları almanın tek yolunun doğru sorular sormak olduğunu öğrettiler. | TED | علّموني أن الطريقة الوحيدة للحصول على الأجوبة الصحيحة هي طرح الأسئلة الصحيحة. |
Bazı insanlar, kendi hatalarını kapatmanın en iyi yolunun, Jack'ten kurtulmak olduğunu düşündüler. | Open Subtitles | أشخاص معينين إعتقدوا أن الطريقة المثلى ..للتغطية على أخطائهم هي التخلص من جاك |
Onlardan kurtulmanın tek yolunun hızlıca öldürmek olduğunu zor yoldan öğrendik. | Open Subtitles | تعلمنا بالطريقة القاسية أن الطريقة الوحيدة للتعامل معهم كانت قتلهم بسرعة |
O da, yaratıcılığı geliştirmenin tek yolunun çok erken yaşlardan itibaren çocuklara olaylara farklı açılardan bakmayı öğretmekten geçtiğidir. | TED | ألا وهو.. أن الطريقة الوحيدة لتعليم الإبداع هو تعليم الأطفال وجهات النظر في المرحلة المبكرة. |
Wall Street'te geçirdiğim onlarca yılda bir şey öğrendim ki; gücünüzü arttırmanın yolu onu dağıtmaktır ve sesiniz de işin kalbindedir. | TED | شيء واحد تعلمته بعد عقود في وول ستريت هو أن الطريقة لتنمية قدراتك هي بالتخلي عنها، وصوتك هو في صميم ذلك. |
Ondan kurtulmak için tek yapabileceğim şeyin ortadan yok olmak olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | أدركت أن الطريقة الوحيدة ...للهروب منه هي أن أختفي تماماً |
Evde bir grup genç çocuk vardı. Hayatımda çok büyük bir önemi olan bu kişiyi tanıyabilmelerinin tek yolunun bu kayıt olduğunu biliyordum. | TED | لدي مجموعة من الأبناء الصغار في المنزل أدركت أن الطريقة التي بها فقط يمكنهم معرفة هذا الرمز الشامخ هي تلك الجلسة. |
İlerlemenin yolunun başarıyı yönetmekten geçtiğine inanıyorum. | TED | أعتقد أن الطريقة للتقدم هي أن نتعلم إدارة النجاح |
Ama adalet sistemini değiştirmenin ya da başkalarının adaleti bulmasına yardımcı olmanın tek yolunun mağduru oynamamak olduğunu biliyordu. | TED | لكنه كان يعلم أن الطريقة الوحيدة لتغيير النظام القضائي أو مساعدة الآخرين للحصول على العدالة هي ألا يلعب دور الضحية. |
- Hayır ama, içiyordum. Tekrar başlamamanın yolunun, sigara içenlerin yanında oturmak... olduğunu keşfettim. | Open Subtitles | وجدت أن الطريقة المثلى للإبتعاد عن التدخين هى التواجد بين من يدخنون |
Onu durdurmamızın tek yolunun nükleer füze olduğunu biliyorlar. | Open Subtitles | عرفو أن الطريقة الوحيدة لدينا ضربة بالقنبلة النووية |
Boşandığımızdan beri, dikkatimi çekmenin tek yolunun sorun çıkarmak olduğunu sanıyor. | Open Subtitles | أعني منذ طلاقنا يظن أن الطريقة الوحيدة لجذب إنتباهي هي بإثارة الجلبة |
İnsanlara, insanlara Noel'i geçirmenin tek yolunun sizin taze, hafif biranızı içmek olduğunu söylemeyi öneriyorum. | Open Subtitles | أنا أقترح أن الطريقة الوحيدة لقضاء العطلات هى لشراء شرابك الخالى من الدهون و كحولى فى زجاجة |
Onu yakalamanın en güvenli yolunun Little Creek kapısındaki bagaj konrolü olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | لقد اعتقدت أن الطريقة الآمنه للقبض عليه هي أن نقوم بتفتيش روتيني عادي على مداخل خليج كريك |
Hayatta kalmamın tek yolunun... kendimi ölmüş göstermem olduğu söylendi. | Open Subtitles | وقيل لي أن الطريقة الوحيدة للبقاء حياً أن اوهم الجميع أني قد مت |
Birlikte olmamızın tek yolunun evden kaçmak olduğunu anladık. | Open Subtitles | شعرنا أن الطريقة الوحيدة لنكون معا ً هي الهرب |
Biliyorum sizler benim hakkımda konşup duruyorsunuz ve çenenizi kapatmanın tek yolunun temize çıkmak olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنكن تتحدثن عني و أعتقد أن الطريقة الوحيده لإغلاق أفواهكم هي الإعتراف |
Tedaviyi yaymanın en iyi yolunun onu gaz haline getirip havalandırmadan yaymak olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | قلت أن الطريقة الأسرع لنشر العلاج هي أن نحوله إلى رذاذ وننشره من خلال نظام التهوية |
Bunu yapabilmenin tek yolunun mavi kriptonit olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أفهم أن الطريقة الوحيدة للقيام بذلك هو مع الكريبتونيت الزرقاء |
Ve bana söylenene göre usturlabın etkisini kaldırmanın tek yolu onu tekrar kullanmammış. | Open Subtitles | وقيل لي أن الطريقة الوحيدة لعكس تأثيرالإسطرلاب هي بالنسبة لي استخدامه مرة أخرى |