Bugünün dünyasında başkaları ne isterse onu kabul etmek zorundayız. | Open Subtitles | عليك في هذا العالم المعاصر أن تقبل ما يريده الآخرين |
Başka gelen olmadı. İşi kabul etmek zorundasın. Çok uyur. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي أتى للحصول عليها عليك أن تقبل بها |
Ama şu gerçeği kabul etmelisin ki hayatta her şey istediğin gibi gitmez. | Open Subtitles | في الحياة، عليك أن تقبل حقيقة أنّ كلّ شيءٍ لا يسير كما تودّ. |
Sam, Saddam'ın sarayından gelen ve şu anda trenle buraya gelmekte olan bir piyanoyu sizden kabul etmenizi istiyorum. | Open Subtitles | سيد مارشال نادني سام من فضلك حسناً سام أود أن تقبل منا بيانو |
Gelini öpebilirsin. | Open Subtitles | بموجب ذلك أعلنكما زوجا وزوجة تستطيع أن تقبل العروس |
Eminim gururun okşanmıştır ama bu mevkiyi kabul etmeni beklemiyorum. | Open Subtitles | لكن رغم أنني واثق بأنك تشعر بالإطراء لا أتوقع منك أن تقبل هذا المنصب |
İsteğini kabul edip onu bize getirmek aklına gelmedi mi? | Open Subtitles | ألم يخطر ببالك أن تقبل ومن ثم تجعلنا نقبض عليه؟ |
Ama bunu yapıyorum çünkü bence hareketlerimizin sonuçlarını kabul etmeliyiz. | Open Subtitles | ولكن أنا على استعداد تماما، لأن... لأنني أعتقد أننا يجب أن تقبل عواقب أفعالنا... |
- Seni taşıma teklifini kabul etmeliydin. - Harikaydı. | Open Subtitles | تعين أن تقبل عرضه بحملك، كانت تجربة مبهرة. |
Eğer Birleşik Devletlere girmek istiyorsa, kurallarımızı kabul etmek zorundadır. | Open Subtitles | اذا ارادت أن تدخل للولايات المتحدة فبجب أن تقبل بقانوننا |
Özrümü kabul etmek istemiyorsan, yapabilecegim bir sey yok. | Open Subtitles | إذا لم ترد أن تقبل هذا لا أعرف ما يمكنني فعله لك |
İzleyerek kabul etmek kadının seçimidir. | Open Subtitles | إذا كان خيار المرأة أن تقبل يكون هذا بمتابعته |
Güzel fikir, ayrıcalıklı dostumuzdan gelen her fikri kabul etmek. | Open Subtitles | خطوة ذكيّة أن تقبل كل الأفكار التي تأتي من ذلك الرجل |
Hz. Isa'yı kurtarıcınız olarak kabul etmelisin. Onu hemen, şimdi kabul etmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تقبل المسيح كمنقذ لك يجب أن تقبله الآن |
Sydney elimizdeki adamın arkadaşın olmama ihtimalini kabul etmelisin. | Open Subtitles | أنت يجب أن تقبل الإمكانية الذي الرجل كان عندنا تحت الحراسة ما كان صديقك. |
Çalışmaya devam etmek istiyorsan, esnek saatleri kabul etmelisin. | Open Subtitles | ،تريد أن تستمر بالعمل عليك أن تقبل بنظام ساعات متغيرة |
Sam, Saddam'ın sarayından gelen ve şu anda trenle buraya gelmekte olan bir piyanoyu sizden kabul etmenizi istiyorum. | Open Subtitles | حسناً سام أود أن تقبل منا بيانو والذي كان موجوداً في قصر صدام والموجود حالياً في القطار القادم إلى هنا كتعبير |
Bu kavgadan kaçmanız için size bir şans vereceğim. Teklifimi kabul etmenizi şiddetle öneririm. | Open Subtitles | سوف أعطيك فرصة أن تبتعد عن هذا القتال ، وأقترح بشدة أن تقبل عرضي |
Öpüşmek şaka yapmak gibidir, herkesi bu şekilde öpebilirsin. | Open Subtitles | التقبيل بصفتك تمزح , يمكنك أن تقبل أي أحد هكذا |
Ama desteğimi kabul etmeni istiyorum. | Open Subtitles | ولكن أطلب منك أن تقبل عرضي في الدعم |
Sorumluluklarını kabul edip o yaşlı kadını vurmalısın genç adam. | Open Subtitles | أيها الملاعين لنسحب القش مرة أخرى يجب أن تقبل مسؤليتك يا فتى |
Bunu kabul etmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن تقبل هذا |
Bu arsa için yaptığım teklifi kabul etmeliydin. | Open Subtitles | كان يجب أن تقبل عرضي بشراء هذه الأرض |
Lütfen kurbanımızı kabul et. Selam sana, Tarlaların Tanrıçası. | Open Subtitles | من أجل هذا اليوم المقدس، أرجو أن تقبل عرضنا |
Eğer çok erken yaşta evlendirilirse bunu kabul etmelidir | TED | إذا تزوجت في سن صغيرة جدًا، عليها أن تقبل بذلك. |