Çoğu uzman, beyin sarsıntısı sırasında neler olduğunu gösterecek kritik faktörün bu olduğunu düşünüyor. | TED | يعتقد معظم الخبراء أن ذلك هو العامل الحاسم والذي ربما سوف يخبرنا عن ما يصاحب الارتجاج الدماغي. |
Uykusuzluk çekiyor. Bunu çok iyi anlıyorum, ama sorunun tek başına bu olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | متفهّمة تماماً، لكنّنى لا أعتقد أن ذلك هو السبب فقط |
Dünyadaki tek sorununun bu olduğunu unutmuştum | Open Subtitles | فقد نسيتُ أن ذلك هو الشيء الوحيد الذي يهمكِ في العالم أجمع. |
Bunu yapmak büyük bir güç ve azim gerektiriyor olabilir ama şu an yapman gerekenin bu olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | بقاؤك في المنزل سيتطلب الكثير من الجرأة والشجاعة، ولكن أعتقد أن ذلك هو ما عليك فعله الآن. |
Ve artık hedefimin gerçekten bu olduğunu öğrendiğimden kollarımı sıvayıp işimi bitirebilirim. | Open Subtitles | و الان بعد علمت أن ذلك هو هدفي أستطيع أن أشمر عن ساعدي |
Belki de amacın bu olduğunu anlamadın, zeki çocuk. | Open Subtitles | هل فكرت في أن ذلك هو المغزى، أيها المتذاكي؟ |
Oysa oyunun amacının bu olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد أن ذلك هو الغاية من اللعبة |
Komik, imkansız olanın bu olduğunu sanırdım. | Open Subtitles | مضحك، ظننت أن ذلك هو الأمر المستحيل. |
Senin tipinin bu olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعت أن ذلك هو نوعك المفضل |
İşin bu olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | اعتقدت أن ذلك هو العمل |
Başa Susan'ı getireceğiz sanıyordum. Planın bu olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | خلت أننا جعلنا (سوزان) في الصدارة خلت أن ذلك هو المغزى اللعين |
Amacımızın bu olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | -أعتقدت أن ذلك هو المقصد |
Amacımızın zaten bu olduğunu sanıyordum ben. | Open Subtitles | -لقد ظننت أن ذلك هو الهدف. |