Bence bunu yapmadan önce bu konu üzerinde biraz daha konuşmalıyız. | Open Subtitles | أظن أنه يجب علينا أن نتحدث عنه أكثر قبل أن تفعل. |
Bu da nereden çıktı? - Bu münazaralar hakkında konuşmalıyız. | Open Subtitles | من أين أتى هذا الكلام؟ يجب أن نتحدث عن المناظرات |
Bir adam var, Nazi'nin savaç suçlarında uzman biri. Onunla konuşmalıyız. | Open Subtitles | يوجد رجل خبير في مجرمي الحرب النازيين، يجب أن نتحدث معه. |
Bir çeşit ruh hakkında konuşabiliriz, onları zoryacı bir hayalet. | TED | يمكن أن نتحدث حول نوع من الحس لشبح مسخر لهم. |
Bu boktan stajyerleri yetiştirirken ne kadar özensiz davrandığınızdan konuşalım mı ne dersin? | Open Subtitles | مارأيك أن نتحدث عن العمل القذر الذي تقومون به بتعليم أولئك المتدربين المخيفين؟ |
- Konuşmamız gerekiyor. - Yani ayak masajı yok mu? | Open Subtitles | . نحن يجب أن نتحدث إذن لن تدلك قدمى ؟ |
Ya konuşuruz ya da seni vururum. Benim için fark etmez. | Open Subtitles | إمّا أن نتحدث أو أن أُرديكَ قتيلاً، كلاهما سواء بالنسبة إليّ. |
Vücutla iletişime gelirsek, vücudumuzun dilini konuşmalıyız. | TED | فمن أجل أن نبدأ في الحوار مع الجسد نحتاج إلى أن نتحدث لغة الجسد |
Odada bulunmayanlar adına, onların lehine konuşmalıyız diyorum, özellikle de hayatımız ve bedenlerimizle ilgili kararların verildiği odalarda. | TED | أقصد أن نتحدث في الغرف مع غير الحاضرين فعلياً، بالتحديد، في تلك الغرف حيث تُصنع القرارات حول أرواحنا وأجسادنا. |
Eğer ihmal edilmiş ya da bir şeye ihtiyacın varmış gibi hissediyorsan konuşmalıyız. | Open Subtitles | إذا أحسست بعدم الأطمئنان أو تحتاجي شيئا يجب أن نتحدث |
Hem biraz konuşmalıyız. | Open Subtitles | و أيضا هناك بعض الأمور ينبغي أن نتحدث فيها |
Onlar serbest bırakıldı değil mi? Onlarla konuşmalıyız. | Open Subtitles | قد تم اطلاق سراحهما، ويجب أن نتحدث إليهما |
Benim de sana anlatacak bir şeyim var. Ama yalnız konuşmalıyız. | Open Subtitles | و أنا أيضاً و لكن علينا أن نتحدث على انفراد |
Hayır, bunu konuşmalıyız. Şuna bir cevap vereyim de. | Open Subtitles | لا ، يجب أن نتحدث عن هذا الموضوع فقط أتركني أتلقي هذه المكالمة أولا |
konuşmalıyız diye düşündüm. | Open Subtitles | أنا فقط أعتقدت أنه يجب علينا أن نتحدث عنه |
Eğer istersen, bu konuyu başka bir gün yine konuşabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نتحدث حول ذلك يوماً ما، إذا كنت ترغبين |
- Bunu sonra konuşalım. | Open Subtitles | ربما يجب علينا أن نتحدث عن هذا لاحقًا, هاه؟ |
Keşke yüz yüze "kişi bloklama" da olsa. - Konuşmamız gerek. - Biliyorum. | Open Subtitles | أتمنى بأن يكون هنالك مميزات حجب وجهاً لوجه أعتقد بأنه يجب أن نتحدث أعلم |
Tatilden döndüğünüz zaman para konusunu konuşuruz. | Open Subtitles | نحن يمكن أن نتحدث عن المال عندما ترجع من عطلتك. |
- Sadece arkadaş olsak bile yalnızca senin problemlerin hakkında konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | ،حتى ولو كنا مجرد أصدقاء .لا أحب أن نتحدث عن صعوبات حياتك الخاصة |
Huzur içinde yatsın ama şimdi bizim iş konuşmamız gerek. | Open Subtitles | لترقد روحه بسلام. لكن الآن علينا أن نتحدث عن مصالحنا. |
Eğer başka bir şey yoksa, sanırım ikimiz konuşsak iyi olur. | Open Subtitles | حسناً ، إذا لم يكن ثمة شئ آخر فيجب أن نتحدث |
Bu konu beni rahatsız ediyor. Para hakkında konuşmamalıyız. -Neden? | Open Subtitles | لا أوافق على هذا لا يجب أن نتحدث عن النقود |
Kendini iyi hissetmediğini biliyorum ama saç iğnesi hakkında konuşmamız lazım. | Open Subtitles | أنا أعرف أنك تشعر بدوخة ولكن يجب أن نتحدث عن الدبوس |
Teğmen, babanızın katilini, nasıl ortaya çıkardığınız hakkında konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | حضرة الملازم هل يمكن أن نتحدث عن هوية قاتل أبوك |
Beni ziyaret eden olmaz. Biraz sohbet etmek fena olmazdı bir fare ile bile olsa. | Open Subtitles | لا أحصل على زوار أبداً سيكون من الجميل أن نتحدث |