| İlki, saygınlığın insan ruhu için zenginlikten daha önemli olduğuydu. | TED | الأول هو أن الكرامة أكثر أهميةً للنفس البشرية من الثروة. |
| Ama basit şeylerin aynı zamanda çok önemli olan, bir diğer sınıfı vardır. | TED | لكن توجد فئة أخرى من الأشياء البسيطة، التي تكتسي أهميةً كبرى هي الأخرى. |
| Buradaki en önemli şey, buradan tek bir kelimenin bile çıkmamasıdır. | Open Subtitles | إنّ الشيءَ الأكثر أهميةً أَنْ لا يَتْركُ كلمةَ هذه تُصبحُ خارج. |
| Tarihteki en önemli spor ayakkabısı olabilir. | TED | قد يكون هذا الحذاء الرياضي الأكثر أهميةً في التاريخ. |
| Bazen, aykırılıklar ve istisnalar bize genel nüfus için çok önemli şeyler öğretir. | TED | إذ أنه وفي بعض الأحيان، تقوم القيم المتطرفة والاستثناءات بتعليمنا أموراً تعد أكثر أهميةً لعامة البشر. |
| Eğer Cammela'dan, ...saygınlığından... ve bitkilerden daha önemli şeyleri düşünürsen tabiî. | Open Subtitles | إن فكرتي بأشياء أكثر أهميةً من كاميلا وكرامتكِ والأعشاب |
| En önemli şey, budur. Başkalarının acılarını paylaşırsan, iyilik bulursun. | Open Subtitles | ذلك الأكثر أهميةً الوصية، هَلْ انت تَعْرفُ؟ |
| En önemli şey iyi niyetli olmak ve elinde doktor raporu varken koşa koşa gelmemek. | Open Subtitles | الشيء الأكثر أهميةً أن تظهر المشيئة الإلهية. ولا آتي محملا بشهادة طبيب. |
| Öğle ve akşam yemeğinin yanında, kahvaltı günün en önemli öğünüdür. | Open Subtitles | بجانب الغداءِ والعشاءِ، الفطور هو وجبةُ الطعام الأكثر أهميةً لليومِ. |
| Şu anda senin için en önemli şey heyecanlanmamak. | Open Subtitles | الشيء الأكثر أهميةً لَك الآن مفيش حماسَ زائد. |
| İtalya'da kim daha önemli, Papa mı, Başkan mı? | Open Subtitles | من الأكثر أهميةً في إيطاليا، البابا أم الرئيس؟ |
| İlgileniyorum çünki Sam Malone bu dairede kendisi için yemek hazırlanan en önemli insandır. | Open Subtitles | سام، الشخص الأكثر أهميةً أبداً للدُخُول إلى هذه الشُقَّةِ. |
| Mutluluğu için yaptığımız en önemli şey bu olabilir. | Open Subtitles | هذا قَدْ يَكُون الشيءَ الأكثر أهميةً نحن أبداً لضمان سعادتِه. |
| Memeden daha önemli şeyler vardır. | Open Subtitles | هُناكَ بَعضُ الأشياء أكثَرَ أهميةً مِنَ المخدرات |
| Bu, bir kadının hayatındaki en önemli adımdır, değil mi? | Open Subtitles | هي الخطوةُ الأكثر أهميةً في حياة إلامرأةِ، أليس كذلك؟ |
| Bu bir kadının hayatındaki en önemli adım, öyle değil mi? | Open Subtitles | هي الخطوةُ الأكثر أهميةً في حياة إلامرأةِ، أليس كذلك؟ |
| Belki ölürken söylediklerimiz ardımızdan söylenenler kadar önemli değildir. | Open Subtitles | ربما ما نقولهُ عندما نموت هوَ أقلُ أهميةً مما يُقال عَنّا |
| -Akıl becerisi, silah değil. En önemli alet budur. | Open Subtitles | المهارة العقلية، لَيسَ أسلحةَ أداتُكَ الأكثر أهميةً. |
| Ailen 20. yüzyılın en önemli olayının bir parçası olmuşken, ben burada sefil bir hayat yaşıyorum. | Open Subtitles | كانَ والداك جُزءاً من أكثَر الأحداث أهميةً في القرن العشرين و ها أنا في اليومِ الثاني لسكرَةٍ دامَت 5 أيام |
| Sen, şu ana kadar ameliyat ettğimiz en önemli hastasın Matty. | Open Subtitles | أنت المريضَ الأكثر أهميةً نحن أَبَداً إشتغلنَا على، ماتي. |