| Öğrendiğin şeylerden bir tanesi de siyahın önemi oldu. | Open Subtitles | شيءٌ واحد من الواضح أنك قد تعلمته، وهو أهمّية اللون الأسود. |
| Biliyorum, biliyorum ve asla işinin önemini küçültmem. | Open Subtitles | أعرف. أعرف ولن أقلل أبدًا من أهمّية عملك |
| Dünya Savaşı'ndan daha çok önem veriyor. | Open Subtitles | جليّاً أنّ طائفة القادة يشعرون أنّ هذا أكثر أهمّية من الحرب العالمية. |
| Ama diğerleri onun hiçbir öneminin olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | لكنّ الآخرين، يقولون أنّها غير ذات أهمّية. |
| Daha da önemlisi dün de oradaydı. | Open Subtitles | والأكثر أهمّية هو أنّها قامت بالأمر ذاته البارحة |
| Ya da dün gece terfiden daha önemlidir. | Open Subtitles | أو ربما ليلة أمس، كانت أكثر أهمّية من الترقية. |
| Açgözlülükle dolu bir hayattan sonra paradan daha önemli bir şey bulduğunu söyledi. - Aşkı. | Open Subtitles | بعد حياة من الجشع، قال أنّه وجد شيئاً أخيراً أكثر أهمّية من المال. |
| Ne de olsa bir önemi yok. Ölü ya da diri, artık bitti. | Open Subtitles | و لن يكون لذلك أهمّية بكلّ الأحوال سواءٌ كان ميّتاً أو حيّاً، فقد انتهى الأمر |
| Tamam, belki de Raja uluslararası kardeşliğin önemi konusunda ...doğru bir noktaya parmak basmıştı. | Open Subtitles | "حسن، قد تكون وجهة نظر (راجا) صحيحة حول أهمّية الأخوّة الدوليّة" |
| Artık bir önemi yok. | Open Subtitles | لم يعد له أهمّية |
| Bunun da birbirimizi desteklemenin önemini gösteren... şu anlamsız egzersizlerden biri olduğuna eminim. | Open Subtitles | متأكّدة أنّ هذه أحد المناورات التي لا معنى لها التي تهدف إلى توضيح أهمّية دعم كل منهما الآخر |
| Ve canlı dokular üstünde pratik yapmanın önemini anlayabiliyorum, ama acilde hastalar var ve eğitimim insan üstünde pratik yaparak daha iyi gelişecektir. | Open Subtitles | وفي حين أقدّر أهمّية العمل على النسيج الحي، هناك حالات حوادث متعدّدة ومن الأفضل تثقيفي بأن أتدرّب على البشر |
| Nasıl buldunuz? Kendi auranızı ve eğiliminizi çözebilmenin önemini anladınız mı? | Open Subtitles | أفهمتم الآن أهمّية فهم طبيعة طاقاتكم وميولكم الطبيعيّة؟ |
| Antik Mayalar, döngüdeki bir noktaya özel bir önem atfettiler: Venüs'ün gökyüzünde kaybolduktan sonra ilk defa güneş doğmadan ortaya çıkması. | TED | أعطت حضارة المايا القديمة أهمّية خاصّة لهذه النقطة في الدورة: والذي كان الظهور الأوّل لكوكب الزهرة قبل الغروب بعد أن كانت غير مرئيّة. |
| Müslümanlar için büyük önem taşıyan kelimeler. | Open Subtitles | كلمات ذات أهمّية كبيرة عند المسلمين |
| Bugünün öneminin farkındasın belki de bugün profesyonel hayatımızın en önemli günü. | Open Subtitles | تدركين أهمّية هذا اليوم، لعلّه أهم يوم في حياتنا المهنية. |
| Elbette Rahibe Mary'nin sizin için öneminin farkındayım. | Open Subtitles | بالطبع، أنا أدرك مدى أهمّية الأخت (ماري) لك |
| Daha önemlisi, bir kaç DVD ödünç alabilir miyim? | Open Subtitles | الأكثر أهمّية من ذلك، هل يمكنني أستعارة بعض الديفيديات؟ |
| Ama daha önemlisi bugün bizim için çok önemli. | Open Subtitles | لكن, الأكثر أهمّية إنه يوم الإحتفال يا رفاق. |
| Ya da dün gece terfiden daha önemlidir. | Open Subtitles | أو ربما ليلة أمس، كانت أكثر أهمّية من الترقية. |
| Biz halka açık bir aileyiz. Nasıl göründüğümüz önemlidir. | Open Subtitles | نحن عائلة حاكمة المظاهر لها أهمّية |
| Casey Anthony haberi aslında şunu gösteriyor; onun yerine borç tavanı haberini ön plana çıkarmamız çok daha önemli. | Open Subtitles | خبر كيسي أنثوني في الحقيقة يعطينا الفرصة لنُبيّن مدى أهمّية خبر سقف الديون، إذا بدأنا بسقف الديون بدلاً من كيسي أنتوني |
| Ailenin ne kadar önemli olduğunu anlıyorsun yoksa burada olmazdın. | Open Subtitles | أنتَ تدركَ الآن أهمّية العائلة وإلاّ ما كنتَ لتصبح هنا |