Yine de politik eşitlik için daha geniş destek elde etmekte zorlanıyorlardı. | TED | ومع ذلك ، كانت تكافحن لتأمين دعم أوسع للمساواة السياسية بين الجنسين. |
Biz tam da bu konuyu çok daha geniş bir kapsamda inceledik. | TED | إذن درسنا هذه الفكره بالذات بالمنظور أوسع |
Ve anladım ki bu muhtemelen, daha geniş ölçekteki diğer hikayelerin de gerçekliği. | TED | وأدركت أن هذا ينطبق غالبًا على قصصي الأخرى وحتى على نطاق أوسع. |
Elektron, daha büyük bir yörüngeye sıçramak için enerji kazanmalıdır. | Open Subtitles | على الإلكترون أن يحصل على طاقة للقفز إلى مدار أوسع |
Benim yapmam gereken ise yiyecekleri daha çok sayıda insana ulaştırmaktı. | TED | ما أردت فعله هو إخراج الطعام إلي مدي أوسع من الناس. |
Ülke 1 daha fazla telefona sahip ve Ülke 1'in daha uzun demiryolu hattı var. | TED | الدولة الأولى تحظى بخدمة إتصالات أوسع, فيما تحظى الدولة الثانية بنظام أوسع للسكك الحديدية. |
Bu tartışma 19. yüzyılda, İbranice kutsal metinlerin çok daha geniş bir dinsel alanın parçası olduğunu fark eden herkesi huzursuz ediyor. | TED | فزعزع الجدل الجميع في القرن 19 لإدراك أن الكتابات المقدسة العبرية هي جزء من عالم أوسع من الديانات. |
Çünkü Jimmy Kimmel gibi trend belirleyiciler bizi yeni ve ilginç şeylerle tanıştırıyorlar ve onları daha geniş kitlelerle buluşturuyorlar. | TED | لأن صانعي الأذواق مثل جيمي كيميل يقدمون لنا أشياء جديدة ومثيرة ويأتون بها إلى جمهور أوسع. |
Tabii bu sadece denizaltının daha geniş bir görüş alanı olmasından da kaynaklanıyor olabilir. | TED | وقد يكون السبب وراء هذا هو أن الغواصة لها مجال رؤية أوسع. |
Ve bir bakıma, video oyunları, yazı karakterleri ve diğer tüm şeyleriyle beraber bizi, insanların tasarımla ilgili daha geniş düşünebilmeleri için çalışmaya doğru itiyor. | TED | وبطريقة، وألعاب الفيديو، والخطوط وكل شيء أخر تؤدي بنا جعل الناس يفهمون معنى أوسع للتصميم. |
İnsan gözünden çok daha geniş bir görüş açısı var. | TED | وهي ترى زاوية أوسع من قدرة العين البشرية. |
Başka insanlar beni güçlü gördüğünde, bana daha geniş yelpaze sunuyorlar. | TED | عندما يراني الآخرون قوياً، فإنهم يمنحوني نطاقاً أوسع. |
Toplumlarımızda daha fazla yara açarak enfeksiyonlarını daha geniş ölçüde yaymak istiyorlar. | TED | يريدون التسبب بالمزيد من الجروح في مجتمعاتنا ليتمكنوا من استغلالها لنشر العدوى على نطاق أوسع. |
daha büyük bir karbondioksit enjekte sorunu ölçek testi için birkaç teklif geldi. | Open Subtitles | تلقينا بعض العطاءات للإختبار على نطاق أوسع بشأن إصلاح حقن ثان أكسيد الكربون |
Ona 2 km. kareden daha büyük bir alanı boşaltmasını söyleyin. | Open Subtitles | أخبره أنّ عليه إخلاءَ منطقةٍ أوسع بكثير مِن شعاع ميلٍ واحد. |
bir... doğumgünü çocuğu herzaman daha büyük kaplan kafesinde uyur. | Open Subtitles | أوّلا: فتى عيد الميلاد ينامُ دائما في أوسع قفص نمر |
Biz daha çok nehir manzaralı köşklerde oturmaya alıştık. - Ama yine de tutuyoruz. | Open Subtitles | لقد كنا نعيش فى مكان أوسع يطل على النهر ولكن اضطررنا أن ننتقل لهنا |
Hangi ülkenin büyüme ivmesi daha fazla? | TED | أي الدولتين لديها شهرة أوسع في تحقيق النمو؟ |
Biraz aç bacaklarını Biraz daha aç. | Open Subtitles | افتحي سيقانك قليلاً أوسع قليلاً |
Daha derin, böylece akciğerlerimiz genişlesin. | Open Subtitles | أعمق أعمق حتى تصبح الرئتين أوسع |
Fransa'da bir söylenti duydum, hani şu senin gelecekteki krallığını genişletmek için gittiğim yerde. | Open Subtitles | لقد سمعت كلمة فى فرنسا و أنا أحارب لكى أوسع مملكة المستقبل لك. |
Ayrıca, değişime alışmaktan söz ediyorduk ben de arkadaş çevremi genişletiyorum. | Open Subtitles | و بالإضافة لقد تحدثنا عن تغيير أنفسنا و لهذا أنا أوسع دائرتي الإجتماعية |
Terziniz, ceketinizi biraz bol dikmeli. | Open Subtitles | كان يجب على الترزى الخاص بكم أن يجل البذلات أوسع قليلا |
Pizza, sağlıklı tatminkar cinsel aktiviteyi ve iyi, kapsamlı cinsel eğitimi düşünmenin bir yoludur. | TED | والبيتزا هي الطريقة المثلى لعلاقة جنسية مُرضية وسليمة, و ثقافة جنسية أوسع. |
Araştırmayı genişletmemi söylemiştin. | Open Subtitles | أنتِ أخبرتني أن أكتشف شبكه أوسع |