| Onun anlattığı da bunun anlattığı da bir bakıma ikna edici. | TED | إنه مقنعٌ نوعاً ما عندما يتحدث وهي مقنعةٌ أيضاً عندما تتحدث. |
| Burada da gördüğünüz üzere eski bir teknoloji olan boya fırçası tekniği uygulanıyor. | TED | ويمكنكم أيضاً الآن رؤية ، استخدام أسلوب قديم من التقنية وهي استخدام الفرشاة. |
| Eğer iklim değişikliğiyle ilgi alıntılarla ilgileniyorsanız, onları da yine burada görebilirsiniz. | TED | وهناك أيضاً إقتباسات يمكنكم رؤيتها، اذا كنتم مهتمين بإقتباسات حول تغير المناخ. |
| Sahadaki pozisyonları inceledikçe, kendi özgürlüklerimizi de adlandırdık ve hayal ettik. | TED | بينما ندرس المراكز في الملعب، نحن أيضاً نتصوّر ونتخيّل حريّتنا الشخصيّة. |
| Sadece bisiklet kullanırken değil, ayrıca yürürken de kask takmanız gerektiğine inanıyorlar. | TED | فهم يؤمنون ان الخوذات ليس فحسب لركوب الدراجات الهوائية بل للمشي أيضاً |
| - Ben evli bir kadınım. - Sanırım, düşündüm de. | Open Subtitles | ـ أنا إمرأة متزوجة ـ فكرتُ في ذلك ، أيضاً |
| Sadece ben değil, diğer gay insanların da kahve içtiğini biliyorum. | TED | لستُ أتناول القهوة فقط ، بل أعرف أيضاً مثليين آخرين يتناولونها. |
| Bana göre araştırma bulguları inandırıcı ve bu işin mantığı da inandırıcı. | TED | لذا في رأيي، الأدلة البحثية مقنعة و منطق هذا الأمر مقنع أيضاً |
| Bu alandaki yasal konular hakkında da oturup düşünmek zorundayız. | TED | وعلينا أيضاً أن نفكر في المسائل القانونية في هذا المجال. |
| Ayrıca insan beyni kullandığı enerji miktarı bakımından da özel görünüyor. | TED | يبدو أيضاً أن دماغ الإنسان يتميز أيضاً بكمية الطاقة التي يستهلكها. |
| Bize göre, bu çalışma da kendi ikilemini ortaya koyuyor. | TED | لذا بالنسبة لنا، هذا العمل يمثل أيضاً التناقض المتضمن فيه. |
| Karşılaştığım zorluklara bakıldığında, sadece önceden tahmin etmek değil, aynı zamanda beklenmedik durumlar için önlemler tasarlamak da çok önemli. | TED | الآن، بالنظر إلى نوعيّة التحدي الذي يواجهني، من الجوهري ليس فقط أن أتنبأ بل أيضاً ان أُصمم دفاعات لغير المتوقع. |
| Videolarda da işe yarıyor, aynı algoritmayı her bir video karesi için uyguluyorsunuz ve hareketli bir 3B model yaratıyorsunuz. | TED | هذا ينطبق أيضاً على الفيديوهات، عن طريق تطبيق الخوارزمية ذاتها على كل مقطع فيديو و تشكيل نموذج ثلاثي الأبعاد متحرّك. |
| Aynı zamanda aşırı tutuculuğa da meydan okumalıyız çünkü terörün kaynağını oluşturan ideolojidir. | TED | يجب أيضاً أن نتحدى الأصولية، لأن الأصولية هي الفكر الذي يغذي هذا الإرهاب. |
| Verilerimiz üzerindeki kontrolümüzün çoğunu kaybettik, aynı zamanda, özel yaşamımızı da. | TED | ما حصل هو أننا فقدنا السيطرة على البيانات و أيضاً خصوصيتنا. |
| Belki de bu bize bunlar hakkında düşünmemiz gerektiğini söylüyor. | TED | و ربما يخبرنا ذلك أنه يتوجب علينا التفكير أيضاً بها |
| Arduino, ayrıca Büyük Hadron Çarpıştırıcısı gibi ciddi projelerde de kullanılıyor. | TED | ويستخدم الأردوينو أيضاً في عدة أماكن خطرة، مثل ممصادم الهدرونات الكبير. |
| Eğer güneş orada olmasaydı, üç Kelvin de donmuş bir buz topu olurduk ve güneş bütün yağış sistemimizi oluşturur. | TED | فإن لم توجد الشمس كنا سنكون كرة جليدية بحرارة ثلاث درجات على مقايس كلفن والشمس أيضاً تحرِّك كامل الدورة المائية |
| Ve ayrıca ofisleri de ılıman bir çayır olarak düşünmeyi severim. | TED | و أيضاً اعتقد ان المكاتب قد تكون مثل الأراضي العشبية المعتدلة. |
| - Bir zincirin olduğunu bile bilmiyordum. - Ben de. | Open Subtitles | ــ أنا لم أعلم بأن لديك صبر ــ وأنا أيضاً |