- Yok et! - Yok et! | Open Subtitles | .. إبادة .. إبادة |
Yok et! Yok et! | Open Subtitles | .. إبادة .. إبادة |
- Yok et! - Durun! | Open Subtitles | إبادة - إنتظروا - |
Yazar bu sözcükleri, Birleşik Devletler'de bir yerde, rahat bir sandalyede oturmuş yazarken ben de bu tam aynı şeyi kilometrelerce ötede, iğrenç, pis bir barakada, Polonya'daki bir imha kampında öğrendim. | TED | وبينما صاغ المؤلف هذه الكلمات، كان جالسًا على كرسي مريح، في مكانٍ ما في الولايات المتحدة، تعلمت الدرس ذاته تمامًا على بعد أميال في ثُكنة قذرة ووسخة في معسكر إبادة في بولندا. |
Toplu soykırım, futboldan sonra beni yoran en zorlayıcı işti. | Open Subtitles | .. الإبادة الجماعية هى النشاط الأكثر إنهاكاً من إبادة فرد واحد |
Yok et! | Open Subtitles | إبادة |
Yok et! | Open Subtitles | إبادة |
Yok et! | Open Subtitles | إبادة |
Yok et! | Open Subtitles | إبادة |
Yok et! | Open Subtitles | إبادة |
Yok et. | Open Subtitles | إبادة |
Yok et! | Open Subtitles | إبادة |
Yok et! | Open Subtitles | إبادة |
Kız hücremizi sistematik bir biçimde imha ettiğimizi biliyorum. | TED | اعلم بإننا إنتهجنا إبادة الخلية الأنثوية |
Rusya'da Yahudilerin imha edildiği duyumlarını aldıktan sonra ortaya büyük bir huzursuzluk çıktı. | Open Subtitles | مُستنداً على الأخبار من روسيا والتي يتحدّثون فيها عن إبادة اليهود |
Bir hayvanın ahlakına sahip insanlar Rus ulusunu imha etme istediğinde bulunma küstahlığına sahipler. | Open Subtitles | لديهم الوقاحة للدعوة إلى إبادة الأمة الروسية |
Dışişleri Bakanlığı'nın meydana gelen olayların, soykırım olup olmadığı konusunda bir değerlendirmesi var mı? | Open Subtitles | هل وزارة الخارجيّة لها وجهة نظر بالموافقة أو عدم الموافقة بأن ما يحدث يعتبر إبادة جماعية ؟ |
- İmha et! | Open Subtitles | ! إبادة - محو - |
Uyuşturucuları yok edemiyorlarsa, kullanıcıları yok etmek istiyorlar. | Open Subtitles | إن عجزوا عن إبادة المخدرات، فيريدون إبادة المستهلكين |
Önce, medeniyetin çöküşü gerçekleşti: Anarşi, katliam, açlık. | Open Subtitles | أولا, كان هناك انهيار الحضارة فوضى, إبادة جماعية, مجاعة |
Yok edin! | Open Subtitles | إبادة |
Ve gördüm ki, gözyaşları bir soykırımı araştırmaya çalışırken pek yardımcı olmuyor. | TED | تبيَّن أن الدموع لاتساعدك عندما تحاول التحقيق في إبادة جماعية. |
B.O.S.'lerin kökten yok edilmesi planladığımız gibi ilerliyor. | Open Subtitles | إبادة الأسلحة البيلوجية يتقدَّم تبعاً للخطة |
1942 yılında, Nihaî Çözüm- Yahudilerin imhası planı doğrultusunda Naziler, ilk kez batı Avrupa ülkelerini taramaya başladılar. | Open Subtitles | أثناء 1942، بدأ النازيون للمرة الأولى بتمشيط بلدان أوربا الغربية للسعّى وراء حلّهم النهائي ، إبادة اليهود |
Mutlak idarenin taşra lordlarını ortadan kaldırmak yönünde güttüğü acımasız politika sebebiyle sayısız samuray efendisini kaybetti ve cehennemin derinliklerinde başıboş dolanmaları için sürüldü. | Open Subtitles | بفضل سياسة "شوجناتى" القاسية فى إبادة الحكام المحليين فقد عدد لا يحصى من الساموراى أسيادهم وطردوا إلى أعماق الجحيم |
Dünya üzerindeki tüm biyolojik yaşamı yok etme. | Open Subtitles | إبادة جميع أشكال الحياة على الأرض |
Muhammed Yahudileri yok etmeye çalışmıyordu. O, sadece çok tehlikeli iç düşmandan kurtulmak istiyordu. | Open Subtitles | لم يحاول محمد إبادة اليهود ولكن كان يحاول التخلص من خطر داهم لأعداء داخليين |
Ama Kore'nin soykırımını engelledik. | Open Subtitles | لكننا منعنا إبادة جماعية في كوريا |