Bu kardeşi, bu karısı ve kazada ölen oğulları. | Open Subtitles | هذا الأخ .. زوجته و إبنهم الذين ماتوا في حطام القارب الغارق |
oğulları doğduktan sonra Kokuşmuş profesyonel güreşçi yaşamını artık istemediğine karar verdi. | Open Subtitles | بعد ولادة إبنهم قرر سميلي أن حياة المصارع المحترف ليست بالضبط ما يريد |
Hayır, ama oğulları Colin evden çıkmıyor. | Open Subtitles | كلا, و لكن صار إبنهم الآن لا يريد مغادرة المنزل |
Yani kadın ondan o kadar nefret ediyor ki oğullarını saklanması için akrabalarının yanına yolladı. | Open Subtitles | تكرهه كثيرا بأنّها أرسلت إبنهم إلى الإختفاء مع أقربائها. |
Onlara de ki oğullarını geri getirmek için... her şeyimi verirdim. | Open Subtitles | أخبرهم انني أود ان افعل أي شئ أي شي ، لإعادة إبنهم |
Oğullarının sabıkalarından utandıklarından kimliklerini gizli tutuyorlar. | Open Subtitles | هم خجلون من سجل إبنهم وكذلك يلبسون الأقنعة |
Cesedi kesersem, oğlu cennette huzura kavuşamayacak. | Open Subtitles | أنّه لو قمت بتشريح الجثة، فذلك سيمنع إبنهم من إيجاد السلام في الجنة. |
oğulları yeni öldürüldü ve onlar tören arabası mı süslüyorlar? | Open Subtitles | إبنهم توفى للتو، و هم يقوموا بتزيين موكب الإستعراض؟ |
Belki de onun oğulları olmasını çok istediler diye oğlumuz dediler. | Open Subtitles | حسناً, ربما اراده بشدة ليكون ابنهم لذا قالوا انه إبنهم |
Hayır, bir haftasonu okulu öğretmeni, eşi ve genç oğulları ve bir de köpekleri. | Open Subtitles | لا، مدرس مدرسة دينية، زوجته, إبنهم المراهق، وكلب العائلة. |
Onu kendi oğulları gibi sevip ona yeni dünyanın önemli derslerini anlattılar. | Open Subtitles | أحباه كأنه إبنهم علماه الدروس المهمة للعالم الجديد |
Tüm aile dağıImış, ebeveynler boşanmış, ve diğer oğulları da kilometrelerce uzağa Strathmore Üniversitesine gitmiş. | Open Subtitles | العائلة بأكملها تتفكّك، والأباء حصلوا على الطلاق، .... وبعد ذلك إبنهم ينتقل على |
oğulları Allen beşiğini artık kullanmıyormuş. | Open Subtitles | إبنهم الصغير ألين لم يعد يستخدم السرير |
oğulları olduğunu söyleyip; alıp götüren onlar. | Open Subtitles | {\1cH444444\3cHFFFFFF}هؤلاء الذين أخذوه معهم مدعين بأنه كان إبنهم |
Onlar Connecticut'tan oğullarını kaybetmiş hoş bir çift. | Open Subtitles | إنهم زوجين لطفاء من كونتكيت و قد فقدوا إبنهم |
Geçen gece, Anthony'nin evindeyken-- ailesi çok kibardı ve bana oğullarını kurtarmışım gibi davrandılar... kurtardın. | Open Subtitles | ليلة أمس,عندما كنا بمنزل أنتوني وعائلته كانت لطيفة للغاية ويعاملونني وكأنني أنقذت حياة إبنهم |
Winfieldler, mutasyona uğramış oğullarını burada sakladılar. | Open Subtitles | هذا المكان الذي يخفون به آل (ونفيلد) إبنهم الغريب |
Oğullarının düğünü için karşıdaki daireyi tuttular. | Open Subtitles | لقد أستأجروا الشقة المقابلة من أجل زفاف إبنهم. |
Oğullarının yaptıklarını geri alamazlar. Bu yüzden... | Open Subtitles | تعلمين لم يقدرو على إخفاء مافعله .. إبنهم ، لذلك |
22 yaşındaki Oğullarının kimliğini teşhis ederken ailenin yanındaydım. | Open Subtitles | أنا كنت تواً جالس بجوار أبوين جاءوا للتعرف علي جثة إبنهم البالغ من العمر اثنين وعشرين عاماً |
Carey ailesinin en büyük oğlu William için. | Open Subtitles | ل آن عائلة كاري. وليام، إبنهم الأكبر سناً. |
Ama diğer taraftan düşündüm ki, "Bu onların oğlu"... | Open Subtitles | ولكنّي فكرّت : "أنه إبنهم"، لذا |