| Bilinmeyen bir numaradan belirnemeyen bir sesten bir arama yapıldı. | Open Subtitles | لقد تلقيتُ إتصالًا بصوتٍ غريب من رقم غير معروف |
| Onu nereye götürdüklerini bilmek istiyorum ve bana bir arama yaptığı söylendi. | Open Subtitles | أنا بحاجة لمعرفة أين كانوا يحتجزونه و قد قيل لي أنه قد أجرى إتصالًا |
| Ah, arama yapmıyordum, sadece bir e-mail gönderecektim. | Open Subtitles | لم أجرِ إتصالًا كنت فقط سأرسل بريدًا إلكترونيًا |
| Harrisburg aradı. En yakın ben vardım. | Open Subtitles | تلقيت إتصالًا من المكتب وقد كنت العميل الأقرب |
| Harrisburg aradı. En yakın ben vardım. | Open Subtitles | تلقيت إتصالًا من المكتب وقد كنت العميل الأقرب |
| telefon kayıtlarına göre, bomba patlamadan önce odasında telefonla... | Open Subtitles | ولكن سجلات الهاتف تشير إلى أن جونز أجرى إتصالًا من غرفته قبل إنفجار القنبلة بثوان |
| Calvin'in bir grup adamının lokalde ölü bulunduğuna dair telefon aldım. | Open Subtitles | -تلقيت إتصالًا لتوّي عن مقتل بضعة أفراد من طاقم (كالفن) بمقرّهم. |
| Siz ana kraliçesiniz. Bir arama yapmış ama engelleme var. | Open Subtitles | أنتِ الملكة الأم لد أجرى إتصالًا |
| Sonra koç ile ilgili arama geldi. | Open Subtitles | بعدها تلقيت إتصالًا بشأن المدرب |
| Bir dakika müsaade et bir arama yapacağım. | Open Subtitles | أمهلني دقيقة، سأجري إتصالًا. |
| Bir gün patron aradı. | Open Subtitles | في أحدى الأيام، تلقيت إتصالًا من رئيس العمل. |
| Parayı almak için birini aradı. | Open Subtitles | أجرى إتصالًا ليحصل على المال |
| Oh, tabi, evet. Bir telefon edeceğim. | Open Subtitles | نعم، بالطبع سأجري إتصالًا هاتفيًا فحسب |
| Ama sonra bir telefon geldi. | Open Subtitles | وبعدها تلقيت إتصالًا هاتفيًا، |
| telefon kayıtları, Lee ve Mason arasında 22:19'da altı dakika süren bir konuşma olduğunu ortaya çıkardı. | Open Subtitles | واظهرت سجلات الهاتف إتصالًا (بين (لي) و(مايسون بالـ 10: 19 مساءً دام لست دقائق |