Bu yüzden günah işlemeye zorlandım. Yaşamak için günah işlemek. Sağ kalabilmek için günah işlemek. | TED | ولهذا أرغمت على إرتكاب الخطيئة، أُرغمت على الخطيئة من أجل لقمة العيش. أُرغمت على الخطيئة من أجل لقمة العيش. |
Biliyor musun, Bayan Clyde, hayattım boyunca cinayet işlemek istedim. | Open Subtitles | أتعرفين يا مس كلايد طوال حياتى و انا أريد إرتكاب جريمة قتل |
Buna istediğiniz şekilde son verebilirsiniz. Cinayet işlemek üzeresiniz. | Open Subtitles | وبعد ذلك افعلوا ما تريدون أنتم على وشك من إرتكاب جريمة قتل |
İşte bu yüzden onun cinayet işlemeye yatkın olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لهذا السبب أعرف أنه قادر على إرتكاب الجريمة |
Yağlamayı yapan hırsızlık etmiş ve idamlık suç işlemiş olur. | Open Subtitles | سيكون مُداناً بالسرقة ..و إرتكاب جريمة عقوبتها الإعدام. |
kesinlikle. bu tip hatalar yapmak midemi ters çeviriyor eee, gitmekte özgürsün | Open Subtitles | ألم أفعل؟ مجرد التفكير في إرتكاب السوء يؤلم معدتي إذاً، يمكنك الذهاب |
Cinayetin işlendiği saatlerde, nerede olduğunu söylemek istemiyor musun? . Size söyledim. | Open Subtitles | وبدون ذكر أنك لا تستطيع تحديد مكان وجودك أثناء وقت إرتكاب الجريمة |
medeni bir itaatsizlik suçu işlemek mi yoksa en yeni beşinci buluş içinde yer alan atmosferik prototipin tek başına ölüme gitmesine, onursuzca ölmesine izin vermek mi? | Open Subtitles | إرتكاب فعل العصيان المدني، أو السماح للخمس الأكثر إبداعـاً النموذج الجوّي أعلى ليموت موت مخجل وحيد؟ |
İlk randevumuzda bir suç işlemek istemiyorum. | Open Subtitles | المشكله أنني لا أريد إرتكاب جريمه في موعدنا الأول |
Bahar tatili uyuşturucu kullanmak veya suç işlemek için bir organizasyon değildir. | Open Subtitles | العطلة الربيعية ليست مكان لتعاطي المخدرات و إرتكاب الجرائم |
Kendin söyledin suç işlemek için tereddüt etmez. | Open Subtitles | سبق وقلت بنفسك أنه لن يتردد في إرتكاب جريمة |
Bu kitabın konusu, kusursuz bir cinayet işlemek nasıl olur. | Open Subtitles | هذا الكتاب عن كيفية إرتكاب الجريمة المثالية |
Kaydettiğin insanlardan herhangi biri suç işlemek ile ilgili bir şeyler söyledi mi hiç? | Open Subtitles | أقام أيّ من الناس الذين قمتِ بتسجيلهم بالحديث عن إرتكاب أيّ جرائم؟ |
Doktor Marks, cinayet işlemek üzerine komplo kurmak, zorbalık, ve muhtemelen sizin adınızı vereceğimiz birkaç şey yüzünden tutuklusunuz. | Open Subtitles | للمؤامرة في إرتكاب جرائم قتل بالإكراه، وبصراحة، أمور قليلة يجب أن تنسب لكِ. |
Yok artık. Belki de başkalarının cinayetlerini yazmaktan sıkıldı ve kendisininkini işlemeye karar verdi. | Open Subtitles | حسناً، ربّما سئم من الكتابة حول جرائم قتل الناس الآخرين، وقرّر إرتكاب واحدة بنفسه. |
Yüzeysel enerji, geçen geceki müze görevlisini neredeyse cinayet işlemeye iten bir enerji çeşididir. | Open Subtitles | الطاقة التماسية هي تلك الطاقة التي أجبرت موظفي المتحف مساء أمس إلي حد دفعهم إرتكاب جريمه |
Eğer birisi bir metrelik o yarıçap içinde cinayet işlemeye karar verirse, buna hazırlıklıyız. | Open Subtitles | حسنًا، إذا قرّر شخص ما إرتكاب جريمة قتل داخل تلك المساحة، فسنمسك به |
Eşimi suç işlemeye kandırdı. | Open Subtitles | لقد قام بخداعها في إرتكاب جريمة. |
Pekala, Dr Arrington sizce Aaron Stampler cinayeti işlemiş olabilir mi? | Open Subtitles | حسناً ... دكتورة "أرنجتون" .. فى إعتقادك هل "آرون" قادر على إرتكاب جريمة قتل ؟ |
Benim hem bir girişimci hem de bir yatırımcı olmam gerekti. Bunlara acı veren hatalar eşlik eder. | TED | كان علي وقتها أن أكون رجل أعمال ومستثمر وما صاحب ذلك هو إرتكاب العديد من الأخطاء. |
Bir ikizin olduğunu ispatlayan sahte doğum sertifikası ve cinayet işlendiği sırada şehirde olmadığını ispatlayan sahte pasaportun. | Open Subtitles | شهادة ميلاد مزوّرة تفيد أنه كان لديك توأم وجواز سفر مزوّر يفيد بإنك كنت خارج البلاد أثناء إرتكاب جريمة القتل |