| Ben Amerikan tarihindeki en büyük öğretmen grevi için zaten suçlandım. | Open Subtitles | لقد أصبحت للتو المُلام على أكبر إضراب للمعلمين في التاريخ الأمريكي. |
| 1900'lerin başında cezaevinde açlık grevi yapan İngiliz kadın hakları aktivistlerinden etkilenmiş biriydi. | TED | كان مصدر إلهامها ناشطات سياسيات بريطانيات نظمن حملات إضراب عن الطعام وتحملن التعرض للسجن في أوائل القرن العشرين. |
| Hayır, bir başkası ne zaman gelir bilmem. Fabrikada grev var. | Open Subtitles | كلا ، لا أعلم متى سأحصل على سوار آخر ، هناك إضراب في المصنع |
| Üzüm grevi sırasında, onlarla grev hattındaydım. | Open Subtitles | لقد كنت معهم في خطّ الإعتصام خلال إضراب موسم العنب |
| Hiçbir Papa, gazetelerin grevde olduğu bir şehri ziyaret etmez. | Open Subtitles | البابا أبداً لا يزور مدينة حيث الصُحُفَ في حالة إضراب |
| Pazartesiden başlayarak FLN, bir haftalık genel greve çağırıyor. | Open Subtitles | بدءاً من الإثنين، ستنظّم جبهة التحرير إضراب عام لمدة أسبوع |
| Poşetçilerin grevi bitmiş midir acaba? | Open Subtitles | أتعتقدون أنهم أنهوا إضراب مالئي الأكياس؟ |
| Springfield öğrencilerinin grevi 4. gününde devam ediyor. | Open Subtitles | إضراب المدرسة وصل يومه الرابع بلا نهاية واضحة |
| Evet, başkan geldi. Toplu taşıma grevi. | Open Subtitles | نعم, الرئيس في البلدة ويوجد إضراب في النقل |
| Senaryo yazarları grevi sebebiyle, birçok My Name is Earl hayranı sevdikleri dizide neler olup bittiğini unutmuş olabilir. | Open Subtitles | بسبب إضراب الكتّاب الأخير قد يكون كثير من المعجبين قد نسوا ما يحدث بمسلسلهم المفضّل |
| grev aile için zor olmalı. | Open Subtitles | , لابد و أنّه صعب على العائله . أن يكونوا في إضراب |
| Benim vatanımda kömür madencilerinin... yaptığı bir grev vardı. | Open Subtitles | إسمعوا هنا أيها الأنيقي الشعر هناك في العاصمة الإسكوتلندية حصل إضراب عمال مناجم |
| grev yüzünden üç fabrikam kapandı. | Open Subtitles | لدي ثلاث من طواحيني أغلقت بسبب إضراب العمال. |
| Normalde otobüsle gidermiş ama o dönem grev varmış o yüzden arabayla götürülmesi gerekiyormuş. | Open Subtitles | كل يوم جمعة بالقرب من الجامعة. عادة، كنت قد اتخذت حافلة الصورة، ولكن قد ي إضراب النقل و |
| Yapımcılar filmin içine 10 dakikalık pozitif yönlü siyah insan rolü eklesinler yoksa ülke genelinde siyah sinemaseverlerin katılacağı bir grev düzenleyeceğiz. | Open Subtitles | المنتجون يضعوا نموذج دور أسود إيجابي على تلك الشاشة في الدقائق الـ10 التالية أو سننظم إضراب على اتساع الدولة لرواد السينما السود |
| Yerel taşıma sendikasının grevde olduğunu biliyorsun. / Evet? | Open Subtitles | ـ تعرف اتحاد النقل المحلي في حالة إضراب ـ نعم؟ |
| O zamana dek beni grevde sayabilirsin. | Open Subtitles | . حتى ذلك الحين ، أعتبرينى فى حالة إضراب |
| Noel zamanı greve asla izin vermemeyi. - St. Louis'e gidiyorum. | Open Subtitles | ألا تترك إضراب بشركة طيران ليلة الكريسماس؟ |
| Yasmin, Dwarka Anand'ın açlık grevine bir son verebilir misin? | Open Subtitles | ياسمين، هل يُمكنكِ وضع حداً لـ إضراب دواركا أناند عن الطعام |
| Hapishanedeki açlık grevini ölüme dönüştürerek uyguladıkları şiddeti kendilerine yönelttiler. | Open Subtitles | لقد قاموا بتحويل عنفهم تجاه ذواتهم من خلال إضراب المساجين عن الطعام حتى الموت |
| Grevdesin sanıyordum, Hardison. | Open Subtitles | ظننتُك في إضراب يا (هارديسون). |
| Normandy'de mayın patlaması olmuş. | Open Subtitles | - ديف، جاي، لوقا، كين إضراب الألغام في نورماندي. |
| Biraları aç, hala grevdeyim. | Open Subtitles | إذهبي واحضري البيرة لأنني في إضراب |
| Diğerleri de gece yarısı iş bırakıyor. Galiba grevdeyiz. | Open Subtitles | الباقين سيذهبون في منتصف الليل أعتقد بأننا في إضراب |
| Orada olduğumuz hafta, çöpçüler saldırı yapıyordu. | Open Subtitles | في الأسبوع الذي كنّا فيه هناك، كان رجال الصّحافة في إضراب. |
| Yazarlar grevinin başını çektiğimizden, şaşılacak bir durum yok. | TED | ولا نستغرب بعد ذلك من حدوث إضراب عام للكتاب والمؤلفين. |