| Biliyor musunuz, Eskiden nazik biriydiniz ama çok değiştiniz hanımefendi! | Open Subtitles | تعلمين ، إعتدت أن تكوني لطيفة لكنكِ تغيرتِ يا سيدة |
| Hadi ama, kayıklara bayılırım ben. Eskiden babamla binerdik hep. | Open Subtitles | هيا, أنا أحب القوارب, لقد إعتدت إصطياد السمك مع والدي |
| Bilirsin, Eskiden yaptığın gibi. | Open Subtitles | أنت تعلم بنفس الطريقة التي إعتدت أن تفعلها |
| Sorun değil, buna alıştım. Her ebeveynin gözdesi vardır, değil mi? | Open Subtitles | لا مشكلة، لقد إعتدت على ذلك، لكل والد إبن مفضّل، صحيح؟ |
| Güzel bir gitar Eskiden biraz çalabilirdim. | Open Subtitles | .. هذا جيتار جميل .. إعتدت أن أعزف عليه قليلا |
| Eskiden 50 ineğin sütü yeterdi. Şimdi ise 500 ineğiniz olmalı. Eskiden, inekleri otlamaya götürürlerdi. | Open Subtitles | إعتدت أمتلاك الاف البقر الأن 500 فقط ولا أقدر على إطعامهم |
| Eskiden saatte 10 dolar kazanıyordun. | Open Subtitles | لقد إعتدت على عمل 10 دولارات فى الساعة الواحدة |
| Eskiden özel dedektif olmanın harika olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | إعتدت التفكير دائماً أن عملي كمخبر خاص شي جميل جداً |
| Kimsenin sizi yenmesine izin vermeyin. Eskiden bir avukattım. | Open Subtitles | عندك ما أفضل تأخذ تجعلها لا محامياً أكون أن إعتدت |
| Eskiden çok iyi ıslık çalardım. | Open Subtitles | أتعلم, لقد إعتدت دائماً بأن أستطيع إطلاق صافرة جيدة |
| Eskiden su işleme teknolojilerinde, primer metaller üstüne çalıştım. | Open Subtitles | إعتدت أن أعمل على تقنيات معالجة المـــــاء وبشكل رئيسي على المعادن الأساسية |
| Laf aramızda, Eskiden yürüme yarışlarına katılırdım. | Open Subtitles | فى الواقع, بالطبع إعتدت المشى خلالها بإستمرار |
| Eskiden, haftada iki kere bu kiliseye gelirdim. | Open Subtitles | لقد إعتدت أن آتي إلى هذه الكنيسة مرتين أسبوعيا |
| Eskiden, haftada iki kere bu kiliseye gelirdim. | Open Subtitles | لقد إعتدت أن آتي إلى هذه الكنيسة مرتين أسبوعيا |
| Önemli değil. Eskiden böyle yerlere gelirdim. | Open Subtitles | ليس بالأمر المهم ..إعتدت على القدوم إلى أماكن مثل هذا |
| Eskiden söylüyordum. Poco grubu mu söylüyordu? # Bana söylediğin herşeyi düşündüm # | Open Subtitles | لقد إعتدت على غنائها لقد كانت, من فرقة بوكو إنها أغنية جيدة |
| Eskiden burada, her yaz iki hafta kalirdim ancak yillar oldu. | Open Subtitles | إعتدت أن أمضي أسبوعين هنا كل صيف تقريباً لكن مضى على هذا الأمر أعواماً |
| İlk başta evet, fakat sonra alıştım. | Open Subtitles | في الواقع, كنت كذلك في البداية لكن في الحقيقة, لقد إعتدت عليه نوعاً ما |
| Beni hep sınıfta bırakırdın. Onun bu şovda ne işi var? | Open Subtitles | لقد إعتدت أن تجعلنى أرسب , لِمَ أحضرتموه للعرض؟ |
| İkinci kez yüzüne bakılmayan kız olmaya alışığım zaten. | Open Subtitles | لقد إعتدت ان أكون الفتاة التي لا يُنظر إليها مرتان |
| Sorun değil. alışkınım. Sadece bir tane de kızım olsun istedim. | Open Subtitles | لا بأس ، إعتدت على هذا أريد حقاً أن ألد فتاة ليس إلا |
| Biliyor musunuz, küçükken televizyonda maç izlerken şöyle derdim... | Open Subtitles | أتعلم، عندما كنت صغيراً إعتدت مشاهدة المباريات على التلفاز |
| Ve Çocukken uyurken de yüzünde bu gülüş olurdu. | Open Subtitles | إعتدت على مثل هذه الإبتسامة وأنت صغيراً عندما تَخلد للنوم |
| Seninle benim olan küçük özel bir şeye alışmıştım ve şimdi... | Open Subtitles | إعتدت أن أشعر أنه أنا وأنتي بيننا شئ خاص بنا والان |