ويكيبيديا

    "إكليل" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • çelenk
        
    • çelengi
        
    • biberiye
        
    • taç
        
    • Biberiyeli
        
    • onları kolye
        
    Meçhul Asker Anıtına çelenk koymak üzere... Open Subtitles سيضع إكليل من الزهور على قبر الجندي المجهول
    Pervaneler durunca, bakan ona çelenk vermek için öne çıkacak. Open Subtitles أول ما يهبط سيتقدم الوزير من أجل وضع إكليل الزهور حول عنقه
    Ne geçmiş olsun kartı, ne çiçek buketi... cenaze çelengi bile yok. Open Subtitles لا بِطاقات تَتَمنى لكَ التحسُّن و لا باقات مِنَ الوُرود و لا حَتى إكليل الجَنازَة
    Birisi kapıya astığım çelengi indirmiş. Open Subtitles أَرى شخص ما أنزلَ إكليل من الزهورَ الذى قمت بتعليقه على البابِ.
    Büyükanne, yanıma bir yaprak biberiye alabilir miyim? Open Subtitles هل يمكنني أن أحضر معي غصن من إكليل الجبل؟
    biberiye Fleur de Cirey'in içeriğinde yok. Open Subtitles لا تُستخدم زهرة إكليل الجبل في عطرِ فليور دي سيري
    "...menekşe, nane ve ıtırlardan bir taç öreceğim. Open Subtitles إكليل من البنفسج و النعناع و نبات إبرة الراعي.
    Bu iblis kafasına, bağırsaktan yapılmış bir çelenk takıyor. Open Subtitles هذا الشيطان يرتدى إكليل من الأمعاء حول وجه
    çelenk satışı sorumlusu olarak seni seçtik. Open Subtitles لقد تم إنتخابك كرئيسة المجلس لمبيعات إكليل الورد
    çelenk yapma derslerine katılmak Open Subtitles وحضور صفوف كيفية صنع إكليل الزهور للبالغين
    Tuffy ne güzel bir çelenk almışsın. Tuffy bile bu akşam ı biliyor, Düğün alayı geliyor... Open Subtitles ذلك إكليل رائع الذى أحضرته يا توفى
    Sizin eviniz ışıklarla ve çatınızda ren geyiğiyle süslenmişken niçin Nelsonların kapısında sadece basit bir çelenk var? Open Subtitles لم لدى عائلة (نلسون) مجرّد إكليل متواضع على بابهم بينما منزلكم مزيّن بالأنوار والرنّة بالسطح؟
    Nişanlısına cenaze çelengi gönderdiğini anlattı. Open Subtitles أخبرتني أنك أرسلتِ لصديقها إكليل زهور
    Kızın nişanlısına cenaze çelengi yollamışsın. Open Subtitles أخبرتني أنك أرسلتِ لصديقها إكليل زهور
    Eğer insan ırkı bu dünyanın kayıp olan bazı güzelliklerini saklamak istemişse patlamış mısır çelengi ile çevrelenmiş burayı göreceklerdir. Open Subtitles كما لو أراد الجنس البشري الحفاظ على قليل من الجمال المفقود في هذه الأرض، تركوا هذا، في إكليل مؤطر من الذرة الصفراء المجمدة.
    Berlin, Almanya'da olsaydınız Stilwerk Tasarım Merkezi'ni, biberiye ve lavanta, ortanca ve melisaların cam asansörlerden yukarı altı kat boyunca sardığını görürdünüz. TED إذا كنت في برلين ، ألمانيا، كنت لترى حدائقي في مركز التصميم ستيلورك، حيث إكليل الجبل و الخزامي وبلسم الكوبية والليمون تصعد مع المصاعد الزجاجبة الى كل الطوابق الستة.
    Peki, şimdi... biberiye ve tuz. Open Subtitles .هنا.الآن,ثوم. إكليل الجبل والملح.
    Ve en sevdiği baharatın biberiye olduğunu... Open Subtitles وبأنّ توابله المفضّله كانت إكليل الجبل؟
    Bak, ikinci bir taç şipariş etmek gibi bir şansım yoktu, yani, hanginiz bu taçı giymek için isteklisiniz? Open Subtitles انظري، لم تسنى لي الفرصة للاتصال وطلب إكليل آخر لذا هل ستقبل إحداكما بارتداء تاج الفتى؟
    Musevilerin Kralı diye aşağıladıkları İsa'yı kırbaçlayan, işkence eden başına dikenden bir taç yerleştiren askerlerin soyundan geliyorlar. Open Subtitles أحفاد الجنود الذين جلدوا وعذبوا، ووضعوا إكليل من شوك الجراد على رأس واحد منهم وسخروا منه كملك لليهود
    Biberiyeli ekmeğim. Open Subtitles هناك خبز إكليل جبلي.
    Gözyaşı incilerinden al, ben de onları kolye yapayım. Open Subtitles "دعنا ننسج إكليل لآلئ صنع من الدموع"

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد