Çok başarılı genç bir kadın köpek bakım merkezi işletiyor. | Open Subtitles | امرأة شابّة، ذات إنجازات عالية، ينتهي بها المطاف بإدارة مركز لرعاية الكلاب. |
Kafan kitaplara gömülü tüm hayatını daha iyi adamların başarılarını okuyarak geçirdin. | Open Subtitles | أنفك مدفونة في الكُتب تقضي حياتك في القراءة عن إنجازات رجالاً أفضل |
Normanların bilinen en iyi başarısı İngiltere'yi fethetmeleridir. | TED | أكثر إنجازات النورمان شهرة هو غزوهم لإنجلترا. |
Bu rekorlar eskiden gerçek başarılar sayılıyordu. Şimdi sadece iğrenç. | Open Subtitles | هذه الأرقام القياسية كانت إنجازات حقيقية والآن هي مقززة فحسب |
Demek istediğim, tıbbi gelişmeler, ileri düzey silahlar için şemalar... | Open Subtitles | أقصد , إنجازات طبية كبيرة ومواصفات للأسلحةِ المتقدّمة |
İslami mimarinin en büyük başarılarından biri olarak görülür. | Open Subtitles | يُعتبر أحد أعظم إنجازات العمارة الإسلامية |
Bu, büyük buluşları için ilham kaynağı oldu. | Open Subtitles | كان ذلك مصدر إلهام لكل ما قدمه من إنجازات عظيمة |
Augustus'un başarıları neredeyse sayılamayacak kadar çoktur. | TED | كانت إنجازات أوغسطس أكثر من أن نستطيع ذِكرها. |
Onlar başarılarım baba, onlarla gurur duyuyorum. | Open Subtitles | إنها إنجازات يا أبي وأنا فخور بها |
Ama William Bell'in başardıkları listesinde ölümü alt etmenin bir numara olduğu açık. | Open Subtitles | ولكن على قمة إنجازات (ويليام بيل)، فبكل تأكيد يتربع خداع الموت على القمة |
Kendini başarılı bir kadın gibi göstermek büyüleyici. | Open Subtitles | من المشوق كيف يظهر بنفسه في نساء ذات إنجازات عالية |
Tabii bu ateş, poposunda Tazmanya Canavarı dövmesi olan az başarılı çocuk gibi bir erkekse. | Open Subtitles | إن كان اللهب طفلا كبيرا دون إنجازات مع وشم لشيطان تسمانيا على مؤخرته. |
- Hoş zaten. Zeki, başarılı... | Open Subtitles | إنها لطيفة , ذكية , صاحبة إنجازات |
Hazine Binası'nın merdivenlerinde sanatçılar kadınların tarihi başarılarını canlı bir orkestra ile sergilediler. | TED | على درج بناء وزارة المالية، قامت الفنانات بإعادة تمثيل إنجازات النساء التاريخية على ألحان فرقة أوركسترا، |
General'in ya da SG-1'ın başarılarını küçük görmek gibi bir niyetimiz yok. | Open Subtitles | ليست لدينا نية للإنقاص من إنجازات الجنرال أو اس جي 1 |
Lütfen annemin başarılarını küçümseme, tamam mı? | Open Subtitles | حَسناً، رجاءً لا تُقلّلْ إنجازات أمّي، موافقة؟ |
70 yaşındaki bir girişimcinin başarısı 30 yaşındaki bir girişimci gibi tam olarak anlamlı, bahsedilmeye değer değil midir? | TED | ألا تحمل إنجازات الريادي ذي السبعين عاماً بمعناها، وقيمتها، التي تحملها إنجازات الريادي ذي الثلاثين عاماً؟ |
Anayurdumuzun en son başarısı olan ve ilk seyahatimizde... sizinle birlikte yolculuk ettiğim için çok gururluyum. | Open Subtitles | و لي الشرف أن أبحر معكم في الرحلة الأولى لأحدث إنجازات وطننا |
Sadece basit etkileşimleri kullanarak, 130 milyon yıldan fazla bir zamandır, karınca kolonileri inanılmaz başarılar gösteriyor. | TED | باستخدام التواصل البسيط فقط، تطبق مستعمرات النمل إنجازات مذهلة لأكثر من 130 مليون سنة. |
Ama diğer tarafta, bizim henüz erişemediğimiz bazı bilimsel ve teknolojik gelişmeler yaşandı. | Open Subtitles | لكن ثمّة إنجازات في العلوم والهندسة بالعالم الآخر لم نتوصل لها بعد. |
İşkence parlak başarılarından bir tanesi oluyor. | Open Subtitles | والتعذيب أصبح واحداً من إنجازات الحقد العظيمة |
Onun müthiş buluşları, kimse bir şey bilmezken yaşandı. | Open Subtitles | لقد أحدث إنجازات في الوقت الذي لم يعرف فيه أحد أي شيء |
Frida Kahlo, Audre Lorde, Toussaint Louverture, Madam C.J. Walker gibi insanların başarıları bilinen gerçekler olmalı. | TED | إنجازات الأشخاص مثل فريدا كاهلو، وأودري لورد، وتوسان لوفرتور، والسيدة سارة ووكر هذا يجب أن يكون شائع جداً. |
Başka başarılarım da olmuştu. | Open Subtitles | لديّ إنجازات أخرى |