Sizin yaşınızdaki kadınlar demek kötü bir şey değil. | Open Subtitles | أعني إنه ليس شيء سيئ لقول: النساء في عمرك |
Masum olup da hapiste olmak yeni bir şey değil. | Open Subtitles | أتعلمون، إنه ليس شيء جديد أن تكون في السجن وأنت رجل بريىء |
Bu sonuna kadar gidilecek bir şey değil tamam mı? | Open Subtitles | و لكنهم لا يلتزمون بأي منها إنه ليس شيء تلتزم به فقط يا رجل |
bu üzülmeni gerektirecek bir şey değil. | Open Subtitles | حتي لو كنت تشعر بالسوء . إنه ليس شيء يمكنك الشعور بالأسف نحوه |
Bir insanın kontrol edebileceği bir şey değil o! | Open Subtitles | إنه ليس شيء يستطيع الإنسان التحكم به |
Bak Dick, bu görebildiğimiz bir şey değil. | Open Subtitles | أنظر ياريتشارد, إنه ليس شيء نراه |
Yarın arkadaşlarına anlatacağın bir şey değil sadece. | Open Subtitles | إنه ليس شيء تخبرين به رفاقكِ غدًا. |
Burada yemek için uygun bir şey değil aslında. | Open Subtitles | إنه ليس شيء جيد لإختياره. |
Hey! Ne var biliyormusun? Bu kötü bir şey değil, tamam mı? | Open Subtitles | إنه ليس شيء سيء، إتفقنا؟ |
Evcil bir şey değil. | Open Subtitles | إنه ليس شيء داخليّ. |
Halledemeyeceğim bir şey değil. | Open Subtitles | إنه ليس شيء ليس بوسعي تحمله |
- Önemli bir şey değil. | Open Subtitles | إنه ليس شيء مهم. |
Her gün görebileceğin bir şey değil bu. | Open Subtitles | إنه ليس شيء تراه يحدث كل يوم |
Bu kötü bir şey değil, Gaby. | Open Subtitles | إنه ليس شيء سيئ يا (جابي) |
Önemli bir şey değil, Conrad. | Open Subtitles | (إنه ليس شيء يذكر يا (كونراد |
Öyle bir şey değil. | Open Subtitles | إنه ليس شيء... |