Aradığın o değil, biliyorsun. | Open Subtitles | إنه ليس من تبحثين عنه, تعلمين؟ |
- Aradığım kişi o değil. - Sen nasıl birisini arıyorsun ki? | Open Subtitles | إنه ليس من أبحث عنه ما الذي تبحثين عنه؟ |
Üzmekten korktuğum kişi o değil. | Open Subtitles | نعم, إنه ليس من أقلق بشأن تخييب ظنه |
Çünkü o tür biri değil. Bir adım geri çekilip düşünelim. | Open Subtitles | إنه ليس من هذا النوع فلنرجع للوراء و نفكر بهذا قليلاً |
O bunu yapabilecek kadar soğukkanlı biri değil. Bunu o adam yapmadı. | Open Subtitles | إنه ليس من ذوى الدم البارد هذا الشخص لم يفعلها |
Çünkü öyle biri değil. Biraz düşünelim. | Open Subtitles | إنه ليس من هذا النوع فلنرجع للوراء و نفكر بهذا قليلاً |
Senin için değil. Akşam yemeğimdeki tek şey o. | Open Subtitles | إنه ليس من أجلك إنه الشئ الوحيد الذي أملكه للغداء |
Senin için değil canım, annen için. | Open Subtitles | إنه ليس من أجلك، إنه من أجلها هى. |
Yapan o değil! | Open Subtitles | ثلاثة إنه ليس من نبحثُ عنهُ... |
Konu o değil. Anladın mı? | Open Subtitles | إنه ليس من أجل هذا |
Amacım o değil. | Open Subtitles | إنه ليس من هذا القبيل |
Konuşan o değil. | Open Subtitles | إنه ليس من يتحدث. |
Asıl istediğimiz o değil. | Open Subtitles | إنه ليس من نريده |
O tip biri değil. Cesur tiplerden. | Open Subtitles | إنه ليس من ذلك النوع؛ إنه من النوع الشجاع |
Pek hap alan biri değil. Bira sever. | Open Subtitles | إنه ليس من النوع المدمن من الشباب إنه يحب الجعة. |
Bu Tuhon'un adamlarından biri değil. Pekâlâ, sağol Eric. | Open Subtitles | إنه ليس من رجال تاهون حسناً, شكراً يا إيريك |
Yere düşen topu alacak biri değil. Eğikliğin üstesinden gelmek, kazanmanın tek yolu. | Open Subtitles | إنه ليس من النوع الذي يلتقط كرة وقعت |
O sandığın gibi biri değil. | Open Subtitles | إنه ليس من تعتقدين |
Bu batırmak için değil, hava bükmek için. | Open Subtitles | إنه ليس من أجل الطعن, بل لإخضاع الهواء. |
Oh, benim için değil. | Open Subtitles | إنه ليس من أجلي |