Sen bunu yaparken kızın ne yapıyordu? | Open Subtitles | وبينما كنتِ انتِ تقومي بذلك ماذا كانت تفعل ابنتكِ ؟ |
Benimle savaş ya da kızın da annenin çektiği edebi azaba katılsın. | Open Subtitles | قاتليني في عالمكِ. وإلا فإن ابنتكِ ستلحق بوالدتكِ في العذاب الأبدي |
Bu dünyadan göçmeyeceksin. - kızını da sağ salim doğurtacağız. | Open Subtitles | لن تغادرين هذا العالم وسوف نلد ابنتكِ إلى هذا العالم. |
Ancak Kızınız da oraya oturduğunu söyledi. | Open Subtitles | و لكن ابنتكِ أخبرتني أنها كانت تجلس هنا أيضاً |
Bayan, biraz anlayış gösterip Kızınızı bağırışlarını duymayacağımız bir yere götürür müsünüz? | Open Subtitles | سيدتي؟ أيمكنكِ المُراعاة قليلاً وإخراج ابنتكِ من هنا حتى لا نسمع صُراخها؟ |
Yani Kızınızın odasındaki resmin, gerçekten çekildiği yer, dönme dolaptı, değil mi? | Open Subtitles | إذاً فالصورة في غرفة نوم ابنتكِ الموقع الصحيح المصوّر كان مدينة ألعاب ، صحيح؟ |
Eğer son anlarını seni seven kızının kollarında geçirmeye geldiysen hayal kırıklığına hazırlan. | Open Subtitles | حسنٌ، إذا جئتِ لقضاء آخر لحظاتكِ مع ابنتكِ المُحبّة، فعُدّي نفسكِ لخيبة الأمل. |
Öyle bir kalınkafalının kızına kur yapmasına bile izin verilmemeli. | Open Subtitles | كيف تسمحين لشخص أحمق مثله أن يتودد إلى ابنتكِ حتى؟ |
Görünüşe göre, senin sevgili, kızlığı bozulmuş küçük kızın kocamı bir göz kırpışında becerebilirmiş. | Open Subtitles | من الواضح أن ابنتكِ العزيزة الغالية كانت لتتغازل مع زوجي في لحظة |
O senin küçük kızın ve düğün gününün mükemmel olmasını istiyorsun. Evet. | Open Subtitles | , انها ابنتكِ الصغيرة و تريدين يوم زفافها أن يكون مثالي |
Hadi ama benim üstüme atma. kızın seninle konuşmuyor. | Open Subtitles | بربّك,أنا فقط هدف سهل,ابنتكِ لم تعد تحادثك |
kızın bir kaç dakika içinde okuldan dönmüş olacak. | Open Subtitles | ابنتكِ ستعود للمنزل من المدرسة بأيّ دقيقة. |
Tüm bunların sonu gelip, kızın sana döndüğünde, ateş kes sağlanınca, huzur içinde yaşayabilirsin. | Open Subtitles | ستشكرينني في النهاية عندما ينتهي هذا الأمر برمته ،وتعود ابنتكِ إليكِ |
En azından sen bu hatayı haklı bir sebepten ve kızını sevdiğin için yaptın. | Open Subtitles | ولكن على الأقل فعلتِ هذا لأسباب صالحة أنتِ تحبين ابنتكِ |
Bu kanıtı onlara versen bile... kızını sana geri verip, gitmene izin vermeyeceklerdir. | Open Subtitles | فإنهم لن يعطونكِ ابنتكِ هكذا ويدعونكِ تذهبين هؤلاء الناس لا يفعلون هذا |
"ve Kızınız Hilary de flüt bölümlerini çalmayı kabul ederse çok memnun olacağız." | Open Subtitles | وإذا وافقت ابنتكِ هيلارى ان تعزف على الفلوت |
Kızınız hiç suçiçeği geçirmedi galiba, değil mi? | Open Subtitles | أظنّ أنّ ابنتكِ لم تُصب بجدري الماء في صغرها |
Biri vagonunuza uzanıp Kızınızı çekmiş olabilir mi? | Open Subtitles | هل من الممكن أن احدهم وصل لعربتكم و سحب ابنتكِ خارجها؟ |
Kapıyı açmazsanız Kızınızın gözlerini teker teker oyacağım. | Open Subtitles | إن لم تفتحي الباب سأقطع عيني ابنتكِ واحدةً تلو الأخرى |
İşte bu yüzden kocan senden boşandı ve kızının hayatından çıkardı. | Open Subtitles | أترين، لهذا السبب طلقكِ زوجكِ و تم إبعادكِ عن حياة ابنتكِ. |
Bu ufak kızına zarar veren sürtüğün karşısında durmakla ilgili! | Open Subtitles | هذا يتعلق بالوقوف في وجه تلك العاهرة التي آذت ابنتكِ |
Demek iki aylık bebeğinizi 11 yaşındaki kızınıza bırakıp gittiniz. | Open Subtitles | .. إذاً .. تركتِ طفلتكِ التي تبلغ شهرين في رعاية ابنتكِ البالغة 11 عاماً .. |
Az önce Kızınızla evlenmek için izin istedim. | Open Subtitles | وصهركِ في المستقبل، لقد طلبتُ توّاً الإذن بالزواج من ابنتكِ |
kızınla bir taco paylaşmanı kaldırabilirim. | Open Subtitles | , كونكِ تتناولين التاكو مع ابنتكِ يمكنني العيش مع هذا |
Çok kötü şeyler yaptım farkındayım ama yine de senin kızınım. | Open Subtitles | أعلم أنني كنت سيئة، لكني مازالت ابنتكِ |
Her ailenin yapacağı şeyi yaptın. Çocuğunu kurtardın. | Open Subtitles | حسناً، لقد فعلتِ ما ستفعله أيّ أمّ لقد أنقذتِ ابنتكِ |