Buna rağmen, bu mahkeme Bay Whitacre'ın manik depresif olmasıyla, itham edildiği 45 ayrı suç davranışı arasında, sıradan açgözlülük dışında bir bağlantı kuramamıştır. | Open Subtitles | الا ان هذه المحكمة لا تجد ارتباطا واضحاً بين مرض السيد وايتكر والـ 45 اتهاماً جنائيا الموجهة اليه |
Ve sen şu anda cezası idam olan bir suça karışmakla itham ediliyorsun. | Open Subtitles | وأنت الآن تواجهين اتهاماً يحمل عقوبة الإعدام |
Bu hafta sonu onu takacaktım, bu kesinlikle bir itham değil ama kolye kayıp. | Open Subtitles | كنت سوف البسها نهاية هذا الاسبوع وهذا بالتأكيد ليس اتهاماً لكن انها ... |
Kimseyi suçlamıyorum, önyargı bir suçlama değildir. | TED | أنا لا أتهم أحداً، الانحياز ليس اتهاماً. |
demişti. James'in niyeti, beynin kısıtlı kullanımına dair suçlama yapmak değil, bir zorlama yapmaktı. | TED | لكن جيمس كان قصده التحدي بهذه الجملة وليس اتهاماً بقصور الاستخدام العقلي. |
İmzasız suçlama karbon kağıda yazılmış. | Open Subtitles | هنالك ورق من الكربون يوجه لك اتهاماً رسميا |
İtham ediyor gibi geldi bana. | Open Subtitles | انه يبدو اتهاماً اكثر. |
Umarım bu bir suçlama değildir. | Open Subtitles | أتمني ألا يكون هذا اتهاماً |
Bu bir suçlama değil. | Open Subtitles | هذا ليس اتهاماً. |