Bir şeyler ayarlar, ihtiyaçlarını karşılarız. | Open Subtitles | ساقلب الأمور وأقوم بتعديلها حسب احتياجاتك |
Senin ihtiyaçlarını her zaman karşılarım, canım. | Open Subtitles | انا سوف اعجن احتياجاتك في اي وقت ياحبيبتي |
Dejenere olmuş ihtiyaçların için, masum kadınları öldüren,hasta bir küçük solucan olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنك حقير مريض مثير للشفقة يفترس النساء البريئات من أجل احتياجاتك المنحطة! |
Bu tedavi özel olarak sen ve ihtiyaçların için tasarlandı. | Open Subtitles | لك ومن اجل احتياجاتك لن اكون فى خضم هذه العمليه الراحيه |
Beyaz Saray'da kim olursa olsun, tüm ihtiyaçlarınızı karşılar. | Open Subtitles | تلبي جميع احتياجاتك أيا كان من في البيت الأبيض |
Bir süre burada kalsanız iyi olur. Bütün ihtiyaçlarınız giderilecek. | Open Subtitles | أعتقد أنك سوف تستريح هنا وسأحرص على تلبية كل احتياجاتك |
İhtiyaçlarınla ilgilenmem gerekiyor. | Open Subtitles | حسناً, من المفترض ان اعتني بكل احتياجاتك. |
Ve şimdi de iflah olmaz kibrin içinde... bir milyar Katolik'in ihtiyaçlarının... seninkilerle aynı olduğunu varsayıyorsun. | Open Subtitles | ومن ثم، أنت في غرورك التام افترضت أن احتياجاتك مثل احتياجات مليار كاثوليكي |
Kötü bir ruh hâlindeyseniz genellikle kendi ihtiyaçlarınıza daha çok odaklanırsınız. | TED | وعندما يسوء وضعك، ينصب تركيزك غالبًا على احتياجاتك وحدك. |
Başkalarının ihtiyaçlarını kendininkilerden önde tutmaya başlamalısın. | Open Subtitles | يجب أن تبدأ في تفضيل احتياجات الآخرين على احتياجاتك |
Ayrıca bu yem torbasını hazırladım ki bu sayede küçük arkadaşın kişisel ihtiyaçlarını karşıladığında onu ödüllendirebilirsin | Open Subtitles | فكرت أيضاً بإعطائك هذه الحقيبة الممتلئة بالمكافأت لتستخدمها لمكافأة زميلك الخدوم ليتكيف على تلبية احتياجاتك |
Molly'nin tüm ihtiyaçlarını tam anlamıyla gideremediğini hissettim. | Open Subtitles | اكتشفت بان مولي ليس بشكل تام تلبية احتياجاتك |
Oğlunuzun ihtiyaçlarını, kendi ihtiyaçlarınızın önüne koydunuz. Scott, mektuplarımızdan bahsetmişti. | Open Subtitles | تضعين احتياجات ابنك قبل احتياجاتك سكوت اخبرك عن رسائلنا |
Senin için, ihtiyaçların için aldığım riski sen almadın. | Open Subtitles | أنت لم تقٌم بما... المخاطرة التي تعرضت لها لأجلك احتياجاتك. |
İhtiyaçların hakkında... | Open Subtitles | درسنا احتياجاتك. |
İhtiyaçların var. | Open Subtitles | أن لديك احتياجاتك |
Tam olarak söyleyemem ama, yakın gelecekteki tüm ihtiyaçlarınızı fazlasıyla karşılayabilir. | Open Subtitles | لا أستطيع القول تحديدا لكنه سيغطى احتياجاتك المستقبليه |
Eminim madam sizin tüm ihtiyaçlarınızı karşılar. | Open Subtitles | انا متأكدة ان اسيدة سوف تقوم على جميع احتياجاتك |
Siz sahadayken ihtiyaçlarınızı benim üzerimden koordine ederdi. | Open Subtitles | عندما كنت أنتم في الخارج كانت تقوم بالتنسيق احتياجاتك تجعل ذلك منطقيا |
Eğer sağlık ihtiyaçlarınız için sesinizi çıkarmazsanız kimse size yardım edemeyecektir. | TED | إذا لم تتحدث عن احتياجاتك للعناية الصحية. لا أحد سيفعل ذلك لك. |
İhtiyaçlarınla ilgilenmesi için kölem Naevia'yı göndereceğim. | Open Subtitles | سأرسل جاريتي (نايفيا) لتلبي احتياجاتك |
O adamın ihtiyaçlarının seninkini bastırdığını düşünüyor musun? | Open Subtitles | أتظن أن احتياجات هذا الرجل أهم من احتياجاتك أنت؟ |
Bu yöntem, kendi ihtiyaçlarınıza ve ilginize göre video disk materyalleri oluşturmanızı sağlar. | TED | بهذه الطريقة تستطيع استخدام المواد المتوفرة في أشرطة الفيديو وبالأسلوب الذي يناسب احتياجاتك واهتماماتك الخاصة. |
Peki bana neden şu ihtiyaçlarından biraz daha bahsetmiyorsun şu anda olan ihtiyaçlarından? | Open Subtitles | ..اذا,لم لا تخبريني أكثر قليلا عن احتياجاتك هذه الحاجة التي تعانين منها ؟ |
Tedaviniz için günlük ihtiyaçlarınızla ilgilenen biri var mı? | Open Subtitles | بل شخص مدرب في المجال الطبي ويمكنه مساعدتك في احتياجاتك اليومية |