Tüfekçiler meydanda toplansın. Hadi. Buradan canlı çıkmalarına izin veremem. | Open Subtitles | ليذهب الحرس الي الساحة الان لن يخرجوا من هنا احياء |
Eğer Almanların eline canlı olarak geçersek, acımasızca işkence görürüz. | Open Subtitles | اذا سقطنا فى ايدي الالمان احياء سوف يعذبونا بلا رحمة |
Eğer ailem hâlâ hayatta olsaydı, onları asla gözümün önünden ayırmazdım. | Open Subtitles | لو كان ابي وامي مازالوا احياء, لن ادعهم يغيبوا عن نظرى |
Üç saat insanlar izlemek için kampları, çalışmanızı girin ... ve hayatta gelebilir. | Open Subtitles | اعذركم في ثلاثة ساعات ايها الناس انهو عملكم ويمكننا الخروج من هنا احياء |
Teğmen, önümüzdeki 15 dakika içinde... öyle bir karışıklık yaratmalıyız ki buradan sağ çıkabilelim. | Open Subtitles | ليفتننت في خلال الخمسة عشر دقيقة التالية يجب ان نحدث ارتباكا لنخرج من هنا احياء |
Şanslıyız...şanslıyız, çünkü hayattayız ve ben hayatta olduğumuz için şanslı olmadığımızı düşünürdüm. | Open Subtitles | اننا محظوظين لاننا احياء و فكرت اننا لسنا بمحظوظين لاننا احياء |
canlı olduklarını varsayarsak zanlı onları nasıl kontrol altında tutuyor? | Open Subtitles | على فرض انهم احياء كيف يستطيع هذا الجاني السيطرة عليهم؟ |
Geriye canlı olarak ve arkadaşlığımız bozulmadan döndüğümüz için şanslıydık. | Open Subtitles | و قد كنا محظوظين عندما عدنا احياء و صداقتنا سليمة |
Biraz canlı bir sabah yaşıyoruz, değil mi, kaplan? | Open Subtitles | احياء قليلا هذا الصباح السنا كذلك, يا نمر |
İkincisi, eğer doğru yerleştirirsen canlı gibi gözükürler. | Open Subtitles | ثانيا يمكن ان يظهروا احياء ان احسنا ترتيب ذلك |
Acil bir savaşa girecek ve hayatta bile kalamayacak gibi görünüyoruz.. | Open Subtitles | يبدو اننا سوف نخوض معركة قريبا وربما لا نخرج منها احياء |
Yeni anne-babalar olarak tek istediğimiz bebeğimizin sağlıklı olduğundan, nefes aldığından ve tabii ki hayatta olduğundan emin olmaktır. | TED | وكوالدين جديدين، نريد كلناأن نبقي اطفالنا بصحة جيدة. يتنفسون جيداً، وأنهم احياء بالطبع. |
Benzer şekilde, evrim, bizi hayatta tutan algısal simgelerle şekillendirdi. | TED | وبشكل مماثل فإن التطور قد شكلنا برموز حسية صممت لتحفظنا احياء |
Tababet bizleri hayatta tutma konusunda daha iyi bir iş çıkarıyor. | TED | علم الطب يتحسن اداءه باستمرار لإبقائنا احياء. |
Benim işim sizin sağ kalmanızı sağlamak. Gidelim. | Open Subtitles | مهمتى هى ان احافظ عليكم احياء ايها الرجال , هلموا بنا |
Ancak, Balhae'den sağ kalanlar ülkelerini yeniden kurmak için şiddetle çabalamaya devam ettiler. | Open Subtitles | احياء بلهاي على أية حال ، إستمروا بالكفاح بعنف لإعادة بلادهم |
Birileri kardeşimi tabuta kapatıyor, hâlen hayattayız ve çıkmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | شخص ما اغلق على و اختي في تابوت ولكننا مازلنا احياء نحاول ان نخرج منه |
Rio'nun 6.3 milyon sakini var Bunun yüzde 20'den fazlası, 1.4 milyonu kenar mahallelerde yaşıyor. | TED | يقطن ريو ٦.٣ مليون نسمة أكثر من ٢٠ بالمائة ، ١.٤ مليون ، يسكنون احياء فقيرة |
Çünkü hayattalar. Yaşıyorlar | Open Subtitles | هذا لانهم احياء |
Çok şükür Yaşıyorsunuz, çünkü rüyamda sizi öldürüyordum... | Open Subtitles | حمداً لله أنكم احياء ... لأنى حلمت أنى قتلتكم |
Böyle bir iş yapmaktansa, diri diri yanmayı yeğlemişlerdi. | Open Subtitles | لقد فكروا أنه أولى بهم أن يحترقوا احياء على أن يعملوا فى مهمة كهذه |
Tanrım, eğer beni 10 blok boyunca taşıyacağını bilseydim tatlıyı yemezdim. | Open Subtitles | ياللهي, لو عرفت انك ستحملني لمسافة لعشر احياء لما تناولت الحلوي |
Yükselen süper lüks bir konut ve varoşlarda Yaşayan o fakir insanlar. | Open Subtitles | وهناك هؤلاء الفقراء من يعيشون فى احياء فقيرة |
kurtulan yok. | Open Subtitles | بسبب هجمات مفاجأة قاسية والتى لم تترك اية احياء |
Eğer hala hayattalarsa şiddetini çocuklara yöneltebilir. | Open Subtitles | ان كانوا احياء قد يحول عنفه الى الأطفال انفسهم |
Tanrı'ya şükür hayattasınız. Biz de tekrar bağlantı kurmaya çalışıyorduk. | Open Subtitles | شكرا لله انكم احياء كنا نحاول ان نتصل بكم |