Büyüyüp kim olduğumu ve ne yapmak istediğimi öğrenmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتي انضج تماما واعرف من انا وماذا اريد |
İltihap kapmış ayak tırnağımı sıcak bir küvete daldırmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار للحصول على حمام ساخن ونقع هذه الاظافر الملوثه |
Kendimiz hakkında? Öğrenmek için sabırsızlanıyorum. | TED | حقاً انا .. لا استطيع الانتظار لمعرفة ذلك. |
İki saat oldu! Daha fazla bekleyemem! | Open Subtitles | فقط طال الامر ساعتان, لا استطيع الانتظار اكثر. |
Yüzündeki ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار لأنظر فى وجه هذا الوغد |
Bütün filmlerini izledim, onunla çalışmak için sabırsızlanıyorum! | Open Subtitles | . رأيت كل أفلامه، و لا استطيع الانتظار للعمل معه. |
Deniz bacaklarımı(sea legs)** görmeye sabırsızlanıyorum | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى احصل على اقدامي البحرية |
Tamam. Buradan gitmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار للحصول على الجحيم من هنا. |
Her şeyi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أوه، أنها على ما يرام. لا استطيع الانتظار لرؤية كل شيء من جديد. |
Görmen için sabırsızlanıyorum. [CHUCKLES] Çok heyecanlısın bebeğim. | Open Subtitles | اوه , لا استطيع الانتظار حتى تراها انت رائعة عزيزتي اذن ؟ واو |
Eski arkadaşlarımı görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى ارى بعض الاصدقاء القدامى |
Bu herifi basmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | رائع جداً . لا استطيع الانتظار حتى اوقع بذلك الشخص |
Zugor'un kimliğini açıklamak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | انا لا استطيع الانتظار حتى اخبر الجميع من هو الزوجر حقيقة |
Ona söylemek için sabırsızlanıyorum! | Open Subtitles | يوم سعيد جدا لا استطيع الانتظار لكى اخبرها |
Salı günü hazır olacaklar. Sana göstermek için sabırsızlanıyorum | Open Subtitles | ستكون جاهزة يوم الخميس لا استطيع الانتظار لتراها |
- Başlamak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | مرحبا ً بك في شركة البرمجيات لا استطيع الانتظار لأكون جزء من هذا الفريق |
Aslında sizin diğer sert, ezici, değişiklikleriniz için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | في الواقع أنا إلا استطيع الانتظار منتشر تحرك |
Bütün gece bekleyemem, Young. Önemli bir iş var, ve cevap vermezsen servisten seni şutlayacağım. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار طوال الليل يونج لدى اولويات |
Ted, birkaç dakika içinde burada olacak ve ben de arabada bekleyebilirim. | Open Subtitles | تيد , سيكون هنا في اي دقيقة وانا استطيع الانتظار داخل السيارة |
Bu evden dışarı çıkıp, dışarıda erkek arkadaşımla takılmak için Bekleyemiyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار للخروج من هذا البيت الخروج والاستمتاع مع صديقي |
Ama hala kendi çocuğumuza sahip olacağımız günü sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | لكنني لا استطيع الانتظار حتى نحظى بطفلنا |
Temmuz'da yıkılacak ve o günü iple çekiyorum. | Open Subtitles | سوف اقوم بهدمه فى يوليو وانا لا استطيع الانتظار |
Tamam, iyi. Buraya gelmeni dört gözle bekliyorum. | Open Subtitles | جيد، لا استطيع الانتظار حتى تأتي الى هنا |
"Bitiş çizgisine varmak için sabırsızım. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى الوصول إلى خط النهاية |