| Görmen için sabırsızlanıyorum. [CHUCKLES] Çok heyecanlısın bebeğim. | Open Subtitles | اوه , لا استطيع الانتظار حتى تراها انت رائعة عزيزتي اذن ؟ واو |
| Eski arkadaşlarımı görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى ارى بعض الاصدقاء القدامى |
| Bu herifi basmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | رائع جداً . لا استطيع الانتظار حتى اوقع بذلك الشخص |
| Zugor'un kimliğini açıklamak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | انا لا استطيع الانتظار حتى اخبر الجميع من هو الزوجر حقيقة |
| Bir dahaki gelişinizde size East Riverside'ı gezdirmek için can atıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى اريك شرق ريفيرسايد في المرة الجاية |
| Herkes küresel ısınmadan ölene kadar bekleyemem. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى يموت الجميع بسبب ظاهرة الاحتباس الحراري |
| Ama hala kendi çocuğumuza sahip olacağımız günü sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | لكنني لا استطيع الانتظار حتى نحظى بطفلنا |
| Mağazaya gidip hediye seçmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | انا لا استطيع الانتظار حتى نذهب الى المتجر و نُحضر الهدايا |
| İlk kez kızımı kucağıma almak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | انا لا استطيع الانتظار حتى امسك بطفلتى لاول مرة |
| Harika olacak. Seni tiyatroda görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى أراك تؤدين هذه المقطوعة. |
| Rüya düğününüzü planlamak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | انا لا استطيع الانتظار حتى بناء زفاف احلامك |
| - Bu kısmı unutmuşuz. "Geri dönüp kahverengi gözlerine bakmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | صحيح لقد نسينا ذلك الجزء "لا استطيع الانتظار حتى أعود لأحدق في |
| Eve gidip bunu bizim hanıma anlatmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى اذهب الى المنزل و اخبر زوجتى بهذا الكلام |
| Tanrım, evime yaşlı lady'min yanına dönmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى اعود للبيت لكي ارى العجوز |
| - Sağ ol. Yemek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | شكراً لكِ، لا استطيع الانتظار حتى اتذوقهم |
| Plastik geciktiricilerle neler yapabileceğini görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى ارى ما يمكنك فعله فى اجزاء الاعاقة البلاستيكية |
| Topuk yüksekliği ile etek uzunluğu konuşmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى اناقش الكعب العالي واطوال الياقات |
| Benim çocukları havuza bırakmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى اوصل ابنائي الى المسبح |
| Akşam seni görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | اسمع ,لا استطيع الانتظار حتى اراك الليله |
| - Senin güvende ve yanında olduğunu görünce Prosper ın yüzünü görmeye can atıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى ارى وجه بروسبر" عندما يعلم انك بخير" |
| Wendell'ın bizi göreceği zamana kadar bekleyemem. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى يرانا ويندل نقضي الوقت معا |
| Seni sabırsızlıkla bekliyorum seni seviyorum | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى عطلة الاسبوع احبك ، إلى اللقاء |